Yürümenin Felsefesi Üzerine çok düşünmeden rastgele seçip dinlemeye başlamıştım. Bir bağımlılık edineceğimden habersiz… bitmesini istemediğim için dinleyişlerim arasında uzun uzun aralar vererek ilerledim. Her ihtiyaç duyduğumda, İbrahim Selim’in başarılı seslendirmesiyle hayatıma konuk oldu. Bazen İstanbul’da atölyeme giderken metrobüste beni yalnız bırakmadı. Güneşli günlerde boğazın maviliğinin üzerinden geçtik birlikte. Bazen aşırı heyecanlı olduğumda beni sakinleştirip yola getiren tek şey oldu. Ruhumu besleyen bu kitap, Dresden’de içinde bulunduğum belirsiz atmosferde bana yürümeyi hatırlattı, düşüncelerime, hislerime ortak olup beni Rilke’yle Gandhi’yle Nietzsche’yle daha da yakınlaştırdı. Özetle; yürürken gördüğüm manzaralar çok değişti ama kitabın yatay düşlerime karşıt sunduğu dikey bir anıt niteliği hiç değişmedi… kitabın fiziksel halini en kısa zamanda edineceğim :) teşekkürler yoldaş kitap!