Keyifle ve bir solukta okunabilecek bir eser.
‘’İnsanoğlu bilindiği üzere kendini homo economicus ‘’rasyonel insan’’ olarak adlandırmaktadır.’’ Kanaatimce insanoğlunun kendine yöneltmiş olduğu bu tanım tam olarak olanı değil olması gereken insanoğlunu temsil ediyor. Homo economicus olabillmek adına rasyonel, akılcı ve durumun gereklerine göre davranabilme yani analitik zekaya sahip olabilmek gerek. İnsan ne denli çok analitik düşünüp akılcı davranırsa o denli doğallığından uzaklaşır ve içgüdülerinden kurtulur. Bi başka deyişle akılcı insan yapaydır. Yapaylığı akılcılığından ve homo economicus olma çabasından ileri gelir. ‘’Thomas Hobbes, insanı yapay hayvan olarak niteler’’ Hobbes’un yapay hayvanı ile bizim homo economicus kavramımız örtüşmektedir. Homo economicus çabalar didin,r, gelişir ve akılcı davranarak ölür. Hobbes’un yapay hayvanı da çıkarı için devlet kurar ve bu devletten kendini korumasını bekler yani analitik düşünerek kendi başına karşı koyamayacağı kuvvetleri kendi gibileriyle aynı safta olarak bertaraf etmek ister ki bu çözüm onu yapaylaştırır. Doğal olan saf olandır. Saf olarak verilmiş bir yapay karar da doğaldır.
Ezcümle, aslında ‘tek başına’ ve ‘yalancı’ kitaplarındaki Rıza, Fırsatçı kitabındaki Çetin oluyor. Ve diğer kitaplardaki kişilik bozukluğunun nedeni Zeynep adlı karakterin, Çetin’de çoklu kişilik bozukluğu yaratması. Ve diğer kitaplardaki, Pskioloğun ilaçlarını da içmiyormuşsun demeci bizi bu kitaba yönlendiriyor. Kitapları arasında,ilgi çekici organik bir bağ var.
Volkan sönmez’in kitaplarının sonunda kahramanımız aynı doktora açıyor gözlerini ilk defa ve doktora tavırlı konuşuyor kahramanımız. Kitaplarının sonunda tamamen bir hayal dünyasında geçen kocaman bir kitap geride kalıyor. Ve kahramanımızın adı Rıza oluyor ve çoklu kişilik bozukluğu olan psikolojik rahatsızlıklı bir Rıza Akyurt izliyoruz.
Hepimiz aslında yaşadığımız toprak parçasına uygun davranmalıyız. Her şey hologramik açıdan bir biriyle bağlı ve birimiz hepimiz için olduğunu zamanla öğreneceğiz.
Bu kitaptan çıkardığım nokta şu, Kaan Sekban, hayatında başarılı olabilmek adına ve hayatını kendi bilinciyle yaşamak adına kendi isteklerine uygun yaşamaya çalışmış. Bazen şirazeyi kredi kartlarını uçurarak kaydırsa da bazen zamansızca hatalar yapsa da önünde sonunda işler rayına girmeye başlamış. Zafer benimdir diyebilenindir. Kaan’ın elindeki şey zafer midir bilemem ama birçok kimsenin yapamayacağı şekilde hayatı kendi kararları ve istekler doğrultusunda yaşamayı becermiş biri gibi duruyor.