Yaşa, işe, güce, itibara en ufak hürmeti olmayan bu acıya aşk acısı diyorlar. Kim olursan ol, seni saklandığın yerde er yada geç buluyor, gelip göğüs kafesini ateşle sıvazlıyor ve sen içeride kapkara kurum tutuyorsun. Ağzını açsan, alevler püskürüverecekmişsin gibi, ciğerlerine damla damla kurşun eritiyorlarmış gibi. Kolay kolay geçmiyor, geçtiğinde de sen geçmiş olduğunu bile fark etmiyorsun. Yağmurlu havalarda sızlayan eski bir kırık gibi sızlayıp duruyor, kendini hatırlatıyor. Bir tadı, bir kokusu, bir eti var hatta, bir kütlesi; gelip göğsüne oturmasından belli. Kokusunu, kütlesini hesap edemiyorum ama bir tadı varsa bence o genizde kalmış greyfurt tadını andırıyordur. Çok sevdiğin bir şeye benzeyen, ama o olmadığını da bal gibi bildiğin bir tat; acı, buruk, portakala benzeyecek neredeyse, değil ama işte. Hani kelime çok havalı olmasa, "kekre" diyeceğim. İstediğin kadar yutkun, üstüne istediğini ye, iç; geçmiyor, genzinden aşağı yuvarlanıp gitmiyor. Ne yediğinden anlıyorsun ne içtiğinden. Allah belasını versin.
Daha önce başka bir yayın evinden sadece Thales'in fragmanlarını okumuştum. Bu kitapta ise Milet okulunun 3 ustasının fragmanları bir arada verilmiş. Birliktelik açısından çok da iyi olmuş. Pre-Sokratik döneme ilginiz varsa müthiş bir başlangıç olur fragmanları okumak.
Mükemmel bir başucu kitabı. Alın okuyun başucunuza koyun, zaten tekrar tekrar okuyacaksınız. Arada bir zamanı gelecek açıp bir sayfayı tekrar okuyacaksınız. Öyle bir kitap...
Samimiyetsizlik ilkel toplumların bilmediği bir davranış biçimidir. (...) Samimiyetsizlik uygarlıkla gelişmiştir. Çünkü uygarlıkla birlikte diplomasi de gelişmiş, çalınacak şeylerin sayısı da artmıştır. İlkel insanlarda mülkiyet geliştikçe hırsızlık ve yalan da başlar.
Gerçekten de insan, başkalarıyla birlikteyken birçok şeyi daha iyi yapar. Ama kendi içinde yine yalnızdır ve içinde yaşadığı dünyaya karşı yürekli bir savaşım vermek zorundadır.
Psikiyatriye bomba gibi düşmüş bu kitap. Anti psikiyatri akımının öncüsü olmuş. Özellikle şizofreni şizoidipal bozukluk gibi psikoz hastalarının bölünmüş bir benliğin, yani içimizdeki iki persona arasındaki gerilimin sonucu olduğunu iddia ediyor. Mutlaka okunması gereken bir kitap.
Kendi olarak, sana gelen --
sana gereksinimi olmadan, seni isteyen --
sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen --
kendi olmasını, senin ile olmaya bağlayan --
O, işte...
MUH-TE-ŞEM bir öykü kitabı. Mahir Ünsal Eriş'in imza günü için hemen alıp okuduğum bu kitap gerçekten en beğendiğim öykü kitaplarından biri oldu diyebilirim. Hemen diğer kitaplarını da alıp okuyacağım. Sizlere de öneririm.