Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Pulkas

Pulkas
@Pulkas
Kitaplara âşık.
Bugün yıkığım, biliyor musun Ezginim, çaresizim, umutsuzum Bırakma beni insanlar kötü Bırakma beni, korkuyorum...
Reklam
Güç itaat ister, itaate bağımlıdır. Önce sol ayağı atarak muntazam yürüyüşe geçmenin, savaşları kazanmakla hiç bir ilgisi yoktur. Ancak bu, askerleri sorgusuz sualsiz itaate koşullandırmaya yarar. Ve böylece askerler, sorgusuz sualsiz ölüme giderler.
"Bugün benim günüm değilmiş!" Bunu diyebilenin talihi yaver gitmiş demektir. Zira bir çok insanın kötü günü bir günden fazla sürer. En büyük mutsuzluğu yaşamak onların payına düşer ve bunu kendileri seçmemişlerdir. İnsanları sürekli mutlu olmaları gerektiğine inandırmış bir çağda yaşamak, bu durumu iyice ağırlaştırır. İlan panoları "Mutluluk!" diye bağırır. Reklam spotlarınlarından "Böyle mutlu olursunuz!" kıvılcımları çakar. Broşürler "Daha fazla mutluluk!" vaad eder. Gezi düzenleyen kuruluşlardan "Mutlu olma garantisi"yle yer ayırtabilirsiniz. "Direksiyonu mutluluğa kırmanın yolları" başlığı atan gazeteler, çok geçmeden hayretle sorarlar : "Niçin daha mutlu değiliz? "

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan bir bütündür; duyguları özgür olmadıkça insanın düşüncelerinin de özgür olması düşünülemez; yaşamı uygulayışında, ekonomik ve toplumsal ilişkilerinde bağımsız ve özgür olmadığı sürece de insan duyguları bakımından özgür olamaz.
Eylemlerinin bilincinde olmamak, insanoğlunun yüzyıllardır süregelen yıkıcılığının temel özelliklerinden biri. Doğaya ve uygarlığa karşı en yıkıcı eylemlerimizi, bunların bilincinde olmadan gerçekleştirdik.
Reklam
Sadece hayatın bizi zehirlediği kadar yaşayabiliyoruz, ayıldığımız an tüm bunların bir yanılgı, aptalca bir yanılgı olduğuna şahit oluyoruz. Bunda komik veya nükteli bir durum yok, bu sadece acımasız ve aptalca.
Üstelik bugün, geçmişte de olduğu gibi, güvenle kabul edilen ve dış baskılarla sürdürülen dinin öğretileri, bu öğretilerin aksine ayakta kalmaya devam eden yaşam tecrübelerinin ve bilgilerinin de etkisiyle yavaş yavaş etkisini yitiriyor. Çocukluklarından beri dayatılan dini öğretilerden içlerinde hiçbir iz kalmamış olmasına rağmen, insanlar çoğunlukla inançlarının zarar görmediğini hayal ederek yıllarca yaşıyorlar.
"Yahu sana acıyorum. Etrafına daha aklı başında insanları toplayabilirdin!" dedi. Fakat o, kurnaz bir gülümseme ile mukabele etti: "Lüzumu yok. Aklı başında adamlarla hiçbir iş görülmez. Bize, itirazsız inanacak ve düşünmeden harekete geçecek insanlar lazım.
"Mesela herhangi bir gün müthiş bir iç sıkıntısı seni boğar. Hayat sana karanlık, manasız gelir. İnsan, biraz evvel senin zırvaladığın gibi felsefe yapmaya başlar. Hatta yavaş yavaş onu da yapamaz ve canı ağzını açmayı bile istemez. Hiçbir, insanın hiçbir eğlencenin seni canlandırmayacağını sanırsın. Hava sıkıcı ve manasızdır. Ya fazla sıcak, ya fazla soğuk, ya fazla yağmurludur. Gelip geçenler suratına salak salak bakarlar ve on para etmez işlerin peşinde, bir tutam otun arkasından koşan keçiler gibi dilleri bir karış dışarı fırlayarak dolaşırlar.
Etkili hikayeler anlatmak kolay değildir ; zorluk hikayeyi anlatmakta değil, hikayeye inanmasını sağlamaktadır. Tarihin büyük kısmı şu soru etrafında döner: Birileri, milyonlarca insanı tanrılara, milletlere veya sınırlı sorumlu şirketlere inanmaya nasıl ikna eder ? Bu başarıldığında Sapiens'e olağanüstü büyük bir güç verir, çünkü bu milyonlarca yabancının ortak bir hedef uğrunda işbirliği yapmasını ve birlikte çalışmasını sağlar.
Reklam
Dünyanın dört bir yanındaki insanlar Fransız Devrimi'nden bu yana eşitlik ve bireysel özgürlüğü temel değer olarak görmeye başladılar, ki bu iki değer bile aslında birbiriyle çelişir. Eşitlik ancak daha iyi durumdakilerin özgürlüklerini kısıtlayarak sağlanabilir. Her iki bireyin tamamen istediği gibi davranabileceğin güvencesini vermek kaçınılmaz olarak eşitliğe zarar verecektir.
Tarihin en kesin yasalarından biri de şudur ; Lüksler zamanla ihtiyaç haline gelir ve yeni zorunluluklar ortaya çıkarır. İnsanlar belli bir lükse alıştıklarında bir süre sonra onu kanıksarlar. Onu yaşamlarında hep bulundururlar ve bir süre sonra onsuz yaşayamaz hale gelirler.
İnsanlığın gücü kötüye kullanma yönündeki eğilimini de düşünürsek, insanın güçlendikçe mutlu olacağını düşünmek naif bir yaklaşımdır.
"Bir gün birine bineceğim" dedi Bodoni. "Aptal!" diye haykırdı Bramente "Hiç gidemeyeceksin. Bu zengin insanların dünyası"
Herakleides her yolu deneyerek para kazanmak dışında her şeyin boş olduğunu düşünüyor. Ama ben bir erkek, özellikle de bir kral için hiçbir servetin ahlaktan, adaletten ve cömertlikten üstün olduğuna inanmıyorum.
278 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.