Ellerimiz, ceplerimizin arkasında yürürken düşünmedik, unuttuk bütün acıları, yüzümüze vuran bütün karmaşıklığın içinden çıkaramadık gerçek benliklerimizi.. Engebeli bir duvar gibiydik oysa, giyindiğimiz zaman oturmazdı üstümüzdeki giysiler... Düşüncelerimizin çıplaklığı vururdu çünkü silinmişliğin varoluşsal engebesinde, korkardık adım atarken.. Korkularımız, sancılara dönüştü, sancılarımız yok olmamıza neden oldu ve bir daha ne sorgulayabildik, nede yaşabildik fütursuzca.
Ebru Daşdöğen