Kuşkusuz siyasal iktidarın mali sisteme yön verme hakkı vardır. Vergileri ve kamu harcamalarını belirlemeyen bir siyasal yönetim, gerçek anlamda iktidar olamaz. Ne var ki bu düzenlemelerin de bir sınırı olmalıdır. Oy uğruna girişilen vergi azaltıcı veya kamu harcamalarını arttırıcı düzenlemeler bir süre sonra toplum refahının aleyhine sonuç verebilir: Bütçe açıkları yükselir, borçlanma artar, enflasyon yükselebilir. Sonuçta siyasal iktidar seçimi kaybedebilir ama ülke ekonomisine verdiği zarar kolay kolay giderilemez
Sayfa 47Kitabı okudu
Hoşgörünün kaybolduğu ortamlarda eleştiri, düşmanlık gibi görülür ve eleştiri yapanlara karşı cadılık benzeri suçlamalar yöneltilir. Burada önemli olan yargının ne yapacağıdır. Yargı, eleştiri hakkının yok edilmesine izin verecek yönde karar alırsa işte o zaman cadı avı yeniden hortlamış olur.
Sayfa 42Kitabı okudu
Vazgeçilemez bir temel taşı: Hukuk
Hukukun üstünlüğü, yurttaşlarla onları yönetenler ve toplumdaki gerçek veya tüzel bütün kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen kuralların uyulması konusunda hiçbir ayrım yapılmaması anlamına gelir. İlk kez Aristoteles tarafından, " Hükmeden hukuk olmalıdır" şeklinde ifade edilmiştir. Hukukun egemenliği anlamına gelen ve bugün gelişmiş ülkelerin çoğunda bu düşünceyi karşılamak için kullanılan 'rule of law' kavramı, tahtın egemenlik hakkını sınırlamak amacıyla ilk kez on üçüncü yüzyılda Henri de Bracton tarafından ortaya atılmıştır. Bu kavram, bugün de yaygın bir biçimde hukukun üstünlüğünü ifade etmek için kullanılıyor.
Sayfa 37Kitabı okudu
Okur Takip Önerileri
Gerçekten "Ekonomi" mi ?
Türkiye gibi ekonomi dışında sosyal ve siyasal alanlarda da sorunların yaşandığı bir ülkede yapısal reformlar ekonomiyle sınırlı kalamaz, sistemin tümünü kapsayacak bir paket halinde düzenlenmesi zorunludur. O nedenle ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda ideal devlet-toplum ilişkileri yapısına geçmeye yönelecek bir reformlar paketi yerine, bu alanlardan birinde yapılacak değişiklikler yapısal reform yapılmış olmaz.
Sayfa 27Kitabı okudu
