Atatürk, emperyalizmin ezberini bozan ilk ve tek doğuludur: Önce yetersiz insan gücü, yetersiz silah ve cephane, yetersiz bilgi, yetersiz para ve yetersiz moral gücüyle sanayileşmiş, bilgili, zengin ve şımarık emperyalizmi yenmiş; sonra da ortaçağ kalıntısı, geri kalmış, yoksul, bağımlı, bilgisiz ve sağlıksız bir “ümmet” imparatorluğundan çağdaş bir “ulus” yaratmıştır.
Atatürk, hiç abartısız önce bir vatan, sonra bir millet sonra da bu vatanda bağımsız yaşayacak millete çağdaş (uygar) bir gelecek hazırlamıştır.
Fatih, üvey annesi Mara Brankovic'in koyu ortodoks inancindan etkilenmis bir hükümdar olmaliydi ki; Yunanca ve Latince biliyor, Hristiyanlık tarihini inceliyor, zaman zaman kiliselerdeki ayinlere katılıyor, yalnızca Homeros okumakla kalmayip, Akhilleus ve Hektor'un mezarlarini görmek icin Troya'ya gidiyordu. Onunla birlikte seyahat eden Bizanslı tarihçiler yazmıştı bunu. Ama patriğin bugün susmasi gerekiyor, çünkü çevresindeki anlı şanlı kişiler böyle bir tarihi perspektife sahip olamazlar. Osmanlı hanedanı ile Bizans imparatorluk ailesinin kız alıp vererek akraba olduğunu söylese, inanmazlar bile .