Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

RK

Firdevs Usta’ya göre iyi bir halının ilk şartı tek elden çıkmasıydı. O kadar tek elden çıkmalıydı ki bir halıda ilk ilmeyi atan elin sahibi bile son ilmeyi atacağı güne kadar aynı kişi olarak kalmalıydı. Ama mümkün müydü böylesi? Değildi. İşte bu yüzden kusursuz bir halı bu kusurlu dünyada hiç bir zaman örülemeyecekti.
Sayfa 138
Reklam
Çok kolaymış ama bu kadar kolaylaşmasının vakti zamanı varmış.
Sayfa 21
Ve ki gidenler gidince geride kalanların paylaşacak bir şeyi kalmamış olmalı ki yazışmanın devamı gelmemişti.
Sayfa 13

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gafletin bir kefareti olsa katbekat ödeyebilirim. Ama yok. “Yitik zamanın peşinde”yim.
Sayfa 12
Fitne kopunca insanı hayret ve şüpheye düşürür, hakikati bilinmez hale getirir. Fitne bir ruh illetidir. Rüzgârlar estirir ve akıllıyı çocuk gibi şaşırtır.
Sayfa 301
Reklam
Anladı Tavus kuşu, tüm olanlar sonunda “Herkes kendi güzelliğiyle geliyor bu dünyaya Kendisini sevmeyen, uğrar elbet hüsrana...”
Sayfa 55
“Çirkin de olsan, güzel de, sev kendini,” diyordu Herkes kendinde olmayana bir özlem duyuyordu.
Sayfa 54
Ama sen beni anlama. Bu safları neden yazdığımı şimdi bu mektubun sonuna yaklaştıkça anlıyorum ben de. Suç varsa karşılığında ya adalet ya merhamet olmalı. Sen adaletle hükmet Suna. Şuçla beni. Kına. Yargıla. Ayıpla. Ko, azapta kalayım. Ama anlama. Anlamanın sonu merhamet, onun da sonu affetmektir çünkü. Affetme beni.
Sayfa 167
Oruç, topluma inen bir takva gibi gelmiştir. Her yıl gelen bir takva mucizesidir oruç. Sürekli bir mucizedir.
Sayfa 43
“Oruç, insanın katıldığı, her yıl bir ay katıldığı bir ruh şölenidir. Üstün insanların davetlisi olduğu bir tabiatüstü ziyafet, bir gök sofrasıdır. Yani, Samanyolunda Ziyafet.”
Sayfa 11
Reklam
“El ver, geçmişimdeki bütün hakları sahiplerine helâl edeyim. Her şeyle barışıp her şeyi affedeyim. Öyle ki kendimi de affedeyim. Kendimden de helâllik dileyeyim.”
Sayfa 216
Yaşadığımız hayat, hayali bir hayat kadar dikkatimizi çekmiyor.
Sayfa 57
Hayat nedense bizim önümüzde edebiyat ve felsefede durduğu gibi durmuyor. Görkemi, uğultusu, fısıltısı, sırrı yok.
Sayfa 56
İç dünyamız arındıkça ve güzelleştikçe, arınık ve güzel olanları kendimize doğru çekebileceğiz. Kuşlar sohbete gelecekler, ceylanlar başlarını dizimize koyacaklar.
Sayfa 46
Herkes her zaman ‘özel’ olmak istiyordu kısacası. Kendisini ‘özel’ hissetmek istiyordu. ‘Özel’ olmak istemeyen bir Allah’ın kulu yoktu. Herkes ‘özel’ olmak istediği için de, herkes birbirine benziyor, ‘özel’liğin bir özelliği kalmıyordu.
Sayfa 100
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.