Fena bir nesil yetiştiği hakkındaki iddialar ne derece doğru olursa olsun, gençliğe hücum etmekte haksızız, çünkü yaptığı heykeli yumruklayan heykeltıraş vaziyetindeyiz. Gençlik bizim eserimiz.
Önemli olan bir kitabı hızlı okumak değil, anlamak ve hazmetmektir. Bir çiçek bahçesinde kan ter içinde koşan bir insanın oradaki gülleri, laleleri, zambakları, yaseminleri, lavantaları, papatyaları görmesi ve koklaması mümkün değildir.
Varlığın sırları saklı senden, benden. Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben.
Bizimki perde arkasında dedikodu. Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.
Bir mezarda gömülü olan kalp ne kadar tutkulu, ne kadar günah işlemiş, ne kadar asi olursa olsun, üstünde yeşeren çiçekler bize masum gözleriyle sakince bakarlar...
Bakıyorum sen de aşkı günümüz gençleri gibi anlıyorsun. Tavuğu görünce geh bili bili diye yanına çağırıyorsun, fakat tavuk sana doğru gelmeye başlayınca, son hızla kaçıyorsun....
Zaman, bazen bir kuş gibi uçarak, bazen de bir solucan gibi ağır ağır geçer. Fakat insanın, özellikle en hoşlandığı şey zamanın hızlı mı, yoksa yavaş mı geçtiğinin ayrımında bile olmayışıdır.
Fotoğraf makinen var mı?" diye sordu Thalia.
"Yok."
"Hiç fotoğraf çektin mi peki?"
"Yoo."
"Ve fotoğrafçı olmak istiyorsun?"
"Garip mi buldun?"
"Biraz."
"Peki, polis olmak istiyorum deseydim, onu da garip mi bulacaktın? Kimseye kelepçe takmadım diye?"