“Biri tarafından tecavüze uğramışsak,eğer güzelsek ve bakımlıysak biraz da açık giyinmişsek hak etmiş oluyoruz. Biz süslenmeseydik nasılsa gelip tecavüz etmezlerdi. Sen kadınsın birtanem. Bir zamanlar bunun için bile toprağın altına koyuyorlarmış bizi. Kız doğduğumuz için. Şimdi yaşıyorken gömmeye çalışmalarını çok da garipseme. İnsanlar acımasız.”
“Her bir hücrem ölmek için kıvranırken,soluk bakışlı bir adam tüm intiharlardan kurtardı beni.Sonra ölümü bir daha hiç sevmedim.. Şimdi yalnızca o bana nefes bahşetsin diye, yüzlerce kere ölecek yanlarım var benim. Seve seve…”
“Sizi tanımadan önce ruhumun bildiği tek renk siyahtı bayım. Sonra sizin göz bebekleriniz benimkilere takıldı. Artık ne zaman gözlerinize baksam.. Biraz bile baksam…Varlığınız tüm siyahlarıma mavi lekeler bırakıyor. Gökyüzü gibi… Deniz gibi… Gözleriniz gibi…”
“Yalnızca görüyor olmak ya da adını biliyor olmak bile tanıdığımızı düşünmemize sevk etmez miydi bizi? Bizim için önem arz etmeyen kişilerin adı sorulduğunda bile hiç tereddüt etmeden tanıyorum diye cevap vermez miyiz mesela?”
“Bayım, gülmek diyorum size yasaklanmalı! Diğer taraftan, tüm kahkahalarınızı bir kavanoza hapsetmek istiyorum. Böyle eşsiz şeyler, asla paylaşılmamalı…”
“Huzur… Yaşlı bir kadına sorsam,belki…Biraz yeşillik… Biraz da sessizlik derdi bana. Küçük bir çocuğa sorsam anlamını bilmeden oyuncaklarını seçerdi muhtemelen… Hapiste günlerini çürüten bir suçluya sorsam,özgürlüğün çevrelediği vicdanının rahat olduğu bir dünya derdi.Benim içinse huzur karşımda duran adamın her bir hücresiydi.Bana boş baksa da benim boşluklarına anlam yüklediğim gözleriydi. Bir de yanağıma değen avuç içi var ya… Yüreği elindeymiş gibi bana dokunuşu var ya…”
“Bir maviye siyah karışırsa,olan maviye olurdu.Siyah,yine karanlığından birşey kaybetmezdi. Biliyordum.Ben yine birşekilde siyah olurdum da ona lacivert olmayı bile yakıştıramadım birden.O mavi olmalıydı, tüm duruluğuyla.”
“Benim de acılarım vardı elbette fakat dışarıda ki insanların da benden farkı olmadığını görebiliyordum.Belki benim durumum biraz daha faklıydı fakat hangi insanın karşısına geçip ben senden daha fazla acı çekiyorum diyebilirdiniz ki?Bizim gözümüzde büyütmediğimiz o acılar belki de birini paramparça etmeye yetiyordur. Sonra herkesin buzdan bir kristal olduğunu düşündüm.Kimi dokunduğun an paramparça olacak kadar darbe almış oluyordu.Kimiyse yeni darbelerle yüzleşecek kadar sağlam.”
“Yürürken toprağı,zemini hissetmemi sağlayan bacaklarımı düşündüm. Özgürce koşabildiğim.Bir de görebilmek,ah dünyanın bütün güzelliklerini.Renkleri,şekilleri.Hiç olmadığım kadar mahcup bir şekilde gökyüzüne baktım. Beni affedebilir misin?”
“Bir kadına O.. damgası yapıştırmak sadece saniyelerini alır Eylül.Biri tarafından tecavüze uğramışsak,eğer güzelsek ve bakımlıysak biraz da açık giyinmişsek hak etmiş oluyoruz.Biz süslenmeseydik nasılsa gelip tecavüz etmezlerdi.Sen kadınsın birtanem.Bir zamanlar bunun için bile toprağın altına koyuyorlarmış bizi. Kız doğduğumuz için. Şimdi yaşıyorken gömmeye çalışmalarını çok da garipseme. İnsanlar acımasız
“Tanrım nasıl bu kadar eşsiz gülümseyebiliyordu? İçimde ılık rüzgarlar esti aniden.Sanıyorum bu adamın gülüşü bile hastalıklıydı,zira benim dudaklarıma yayılan bu aptal tebessümü,bana bulaştırmış olma ihtimali dışında açıklayamıyordum.”