Onun baktığı yerden ben bir gökdelenin tepesindeydim ama o nasıl yukarıya bakıyorsa bende başımı eğmiş, aşağıyı seyrediyordum.
O çıkmak için bir yol arıyordu; ben, atlasam ne olur, diye merak ediyordum.
Bazen sahip şeylere aslında o kadar da sahip olamıyordunuz. Buz sizin sahip olduklarınızdan çok, kendinizi neye ve nereye ait hissettiğinizle ilgiliydi.
Onu sürekli gülümsetmek istiyordu insan. Daha önce hiç, birisinin gülüşünü duymak için komik biri olmayı istememiştim. Daha önce hiç, birisini güldürmek için söyleyecek komik şeyler düşünmemiştim bile.
Sadece birkaç gündür buradaydım ama söylediklerindeki haklılığı, tüm insanların yüzlerinde görebiliyordum.
Nasıl tetikte ve muhtaç olduklarını...
Nasıl kırılgan gözüktüklerini ama kırmaya da nasıl müsait olduklarını...
"Tüm insanlar, hepimiz, ne kadar büyük yanılgılar içinde yaşıyorduk. Kimsesizlik, sandığımızdan daha yakın, daha gerçekti. İnsan, bir sürü şeyle baş edebiliyordu ama ulaşamadıkları, bir çıkmaz sokak gibi çaresiz bırakıyordu."