Asla unutamayacağım bendeki yeri çok başka bir kitap oldu.
Yaşanmış bir hikayeden uyarlanmış olması bu derece etkilenmeme sebep belki de.
Benim okumaya katlanamadıklarımı birilerinin yaşamak zorunda kalmış olması.
Vatanı işgale uğrayan bir milletin neler çektiği ve sırf inanışı sebebiyle gördükleri zulüm insanın içine işliyor.
Bu zulme sessiz kalmayıp, canlarını hiçe sayan, "Vatan için ölmekse kaderimiz, biz o kaderin ellerinden öperiz." diyen, ailesini , sevdasını geride bırakan gençlerin o dağlarda açlığa, soğuğa ve onlardan katbekat güçlü düşmana karşı, asla tükenmeyen bir umutla gösterdikleri mücedele göz yaşartıcı derecede etkileyici.
"Umudun öldüğü yer " olarak söylenen esir kamplarında kadın çocuk ayırt edilmeksizin gördükleri işkence ve insanlik dışı muamele çok sarsıcı. Tam anlamıyla vahşet.
Ölümün bu dünyadaki en zor şey olmadığını anlıyor insan.
O çocuklar uygulamalı olarak öğrendikleri ölüm dersini unutabilir mi?
Ya acısı bir ömür yürekte taşınan o yarım kalmış masum aşklar?