Gökyüzü öyle yıldızlı, öyle berraktı ki, onu gören kendine sormadan edemezdi; Nasıl oluyor da böyle bir göğün altında türlü türlü suratsız, kaprisli insan yaşayabiliyor.
Bunu görünce yüreğim sızlıyor albay. Gördüklerimi söylemeden yapabilir miyim hiç? Yoksulum, validenizin yanında sığınıyorum. Belki başkaları size yaltaklandığım için susuyorum sanacaklar. Oysa hiçbir süt kuzusunun beni dalkavuğunuz yerine koymasına tahammül edemem. Belki demin, buraya girdiğim zaman, içtenliğimden ileri gelen açık sözlülüğümle biraz ileri gittim; hatta işi kabalığa kadar vardırmak zorunda kaldım. Ama beni bu duruma sokan siz oldunuz. Bana karşı pek fazla kibirlisiniz albay. Dışarıdan görenler beni köleniz, dalkavuğunuz sanacaklar. Tanımadığım şahıslara karşı beni küçültmekten zevk alıyorsunuz, halbuki sizin akrabanızım ben, duydunuz mu? Her bakımdan akrabanızım. Hatta belki sizde oturmakla lütfunuzdan faydalanmıyor, tersine ben size lütufta bulunuyorum. Beni küçültmeye çalışıyorlar; şu halde ben kendimi övmek zorundayım, bu gayet tabii hakkım... Buna karşı susamam, hem de derhal itiraz etmem gerekiyor. Bunun için kısaca ve açıkça söyleyeyim ki, siz müthiş kıskanç bir adamsınız. Mesela, bir kimse arkadaşça konuşmaya, kendi de farkında olmadan bilgisini, okumuşluğunu, ince zevkini ortaya koymaya başladı mı çekemiyor, dayanamıyorsunuz. "Dur, ben de bilgimle ince zevkimi göstereyim!..." diye hemen ortaya çıkıyorsunuz. Halbuki zevk namına neniz var? Kusuruma bakmayın albay, ama zarafete, sığırın etten anladığı kadar yabancısınız. Sözlerimin sert, kaba düştüğünü biliyorum. Bununla beraber hiç olmazsa, açık ve doğrudur. Böyle bir sözü dalkavuklarınızdan duyamazsınız albay.
Bu bölüm bana Yeraltından Notlar kitabını anımsattı.
Sayfa 119 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Onun gölgesinde boy veren gül olacağıma, çalılıkta biten ısırgan olayım. Riyakarlıkla sevgi dileneceğime herkes beni hor görsün. Bu mizacıma daha çok uyar. Şunu bunu pohpohlayan efendiden bir adam olduğum söylenemez ama açıksözlü bir bıçkın olduğum su götürmez. Bana ne kadar güvenildiği ağzıma taktıkları ağızlıktan, ne kadar özgürlük tanındığı ayağıma vurdukları prangadan belli. Kafesimde şakımaya hiç niyetim yok. Dişli olsam ısırırdım, özgür olsam gönlümün dilediğini yapardım. Ama şu ara ilişme bana, sakın beni değiştirmeye kalkma.
Sayfa 17 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yazarın gerek doğa/mekan gerek karakter tasvirleri çok iyi. Bunun yanında benzetmeleri de aynı derecede iyi. Yaratılan ortamı görebiliyor, verilen duyguları hissedebiliyoruz. Diyaloglar gerçekçi ve doğal. Hangi karakter gerçekte nasıl konuşursa kitapta da o şekilde seslendirilmiş. Giriş bölümünde verilen kaçış ve saklanmayı yine yazarın kalemi