Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
müzik dinlemeyenler,
vicdanlarında hoş görmeyi barındırmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler,
İzzet-i nefislerini yıkanlar
Susarak katlanırsın, onlarsa anlamazlar seni
Ey kutsal varlık! solar gidersin susarak;
Çünkü ah, boşuna ararsın barbarlar
arasında yakınlarını günışığı içre
Konuşuyoruz desem konuşmuyoruz da
ayrı ayrı şeyler düşünüyoruz üstelik birbirimize bakarak
ne seviyoruz ne de sevmiyoruz birbirimizi
ne varız ne de yokuz gerçekte
iki lamba gibiyiz, iki ayrı yerinden
aydınlatan odayı
Temmuz çoktan bitti.
Ağustos da bitecek.
Eylül'de ellerin üşüyecek, ısınmak için geleceksin.
Biliyorum!
Eylül tam bu işe göredir;
Gel bağışlayalım birbirimizi.
Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
Okuduğum bütün kitaplar paramparça
Çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
Bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
Bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
Sarmaşık aydınlar, arabesk hüzünler
...
Bütün günler yenileşir her bekleyişte
Ve bütün dünler, bütün geçmişler
Kapını açarsın ki bir de, hiç kimseler yok
Çaresiz, benim sana gelişim de hep böyle.