Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şehriban Yalçin

Şehriban Yalçin
@Sehrbann
Bir ben var benden içeri ...
Anilsin o demler ki,yüzün neşe çeraĝini parlatinca bu yanan gönül pervasız bir pervane kesilirdi!
Reklam
Zülfünün büklümündeki o kara ben nedir ,bilir misin ?Cim harfinin çanağına düşen mürekkep noktası!
Ey sabah yeli , sevgilinin ülkesine ugrarsan ,onun amberler kokan saçlarından bana bir koku getir .

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gönlüne sevgi tohumunu ekmek için etrafında gözyaşlarımdan yüzlerce ırmak akıttım .
Hafız,sevgilinin gönlünü ağlayıp inlemenle incitme ...yeter artık .Ebedi kurtuluş kimseyi incitmemededir.
Reklam
Bu bahçede kimse dikensiz bir gül dermedi, Mustafa'nın mumu bile ,Ebu Leheb'in kıvılcımıyla bir arada
Çağdaş insan kendini metaya dönüştürmüştür,yaşama gücünü en fazla kâr getirecek bir yatırım olarak görmekte ,kişilik pazarında yerini almaktadır.Kendisinden,diğer insanlardan ve doğadan kopmuştur .Artık dileği ,hünerlerini ,bilgisini ve kendisini ,yani "kişilik paketini" alışverişin kendisi gibi dürüst ve kârlı olmasını isteyen biriyle değiştirmektedir.Yaşamin ilerlemekten başka amacı , kârlı bir alışverişten başka ilkesi, tüketmenin dışında bir doygunluğu yoktur . Bu koşullar altında Tanrı kavramının ne anlamı olabilir??
Sayfa 124Kitabı okudu
Batı felsefesinin genel çizgisine göre doğru olan paradoksal yaklaşımın zıddıdır.Son gerçeği doğru düşüncede bulması beklendiği için,doğru eylem önemini kavramış fakat en önemli yer doğru düşünceye verilmiştir.Dinin evriminde bu durum ,dogmalarin formülasyonuna ,bunlar üzerine bitmez tükenmez tartışmalara ve inançsızlara ,kiliseye karşı çıkanlara karşı bagislamaz bir tavra yol açmıştır.Sonunda dindar tavrın temeli "Tanrıya inanmak "olarak öne çıkmıştır.Elbette bu ,kişinin doğru yaşanası gerektiği hususunda bir kavramın olmadığı anlamını taşımaz.Fakat yine de Tanrıya inanan kişi Tanrıyı yasamasa da kendini , Tanrıyı içinde yaşatıp da ona "inanmayan"kişiden üstün tutar . Düşünceye verilen önemin tarihsel olarak son derece önemli bir başka sonucu daha vardır .Gerçeğe düşüncede ulaşmak sadece dogmanin değil ,aynı zamanda bilimin doğmasına da yol açmıştır.Bilimsel düşüncede ,doğru düşünce aydın olma dürüstlüğü gerektirdiği kadar bilimsel düşüncenin pratiğe uyulmasını da -ki bu tekniktir -gerektirir .
Paradoksal mantığın görüşü bir eliyle dogmayi,diğer eliyle bilimi geliştirmek yerine insanın niteliğini değiştirmeye yönelir.Hint , Çin ve mistik görüşlerde kişinin dinsel gorevo doğru düşünmek değil,doğru hareket etmek veya Bir'le yoğun bir düşünce eyleminde olmaktır
Paradoksal mantık görüşüne göre,önemli olan düşünce değil eylemdir .Bu tavrın birçok başka sonuçları vardır .Her şeyden önce bu tavır Hint ve Çin dinlerinde rastlanan hoşgörüyü doğurmuştur.Dogru düşünce son gerçek ve kurtuluşa götüren yol değilse, başkalarıyla,düşünceleri bizlerle aynı olmayan insanlarla kavga anlamsızdır.Bu hoşgörü , karanlıkta fili tanımlamalari istenen adamların öyküsünde pek güzel dile getirilir .Adamlardan biri filin hortumunu elleyerek "bu hayvan hortuma benziyor "der ;bir başkası kulaklarına dokunup "bu hayvan yelpaze olsa gerek ",der ; üçüncü adam elini filin bacaklarına uzatıp hayvanı sütuna benzetir .
Reklam
Tüm bunlardan varılacak nokta , Tanrıya olan sevginin kişinin anne ve babasına duyduğu sevgiden ayrilamayacağidir.Eger kişi annesine ,kabilesine ,ulusuna duyduğu sapkın bağlılıktan kendini kurtaramaz , cezalandıran ve gönlünü alan babaya ya da herhangi bir otoriteye çocukça bağlılığını sürdürürse, Tanrıya daha olgun bir sevgi besleyemez ;böylece onun inancı Tanrının koruyucu anne ya da cezalandırıcı baba olduğu dinin ilk evrelerine takılı kalır .
Sayfa 100Kitabı okudu
Olgunlaşmamış sevgi ,"seni seviyorum çünkü sana ihtiyacım var "der .Olgunlaşmış sevginin söylediği ise "sana ihtiyacım var çünkü seni seviyorum"dur .
Çiçekleri sevdiğini söyleyen bir kadının çiçekleri sulamayı unuttuğunu görürsek,onun çiçek sevgisine inanmayız.Sevgi ,sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etken ilgidir .
Çok şeyi olan değil ,çok veren zengindir.Bir şeyi yitirmekten korkan istifçi,ne kadar çok şeyi olursa olsun ,ruh bilim dilinde yoksul ve yoksun bir kişidir .Ancak kendinden bir şeyler verebilen kişi zengindir.
Sadist kişi emreder , sömürür,can yakar, aşağılar;mazoşist kişiyse emredilir , sömürülür,canı yakılır,aşağilanir.Bunlar gerçekte büyük farklılıklardır fakat duygusal açıdan ele alındığında fark o kadar büyük değildir .Her ikisi de aynı konumdadır : bütünleşmeden birleşme ..
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.