Semia’nın İç sesi
Aslında biraz eğlenceli biriyim her ortama ayak uydurabilen herkesi iyi anlaşan ama bazen duruyorum aslında öyle olmadığımı anlayıp sinirleniyorum sonra hayat böyle sıkıcı deyip önüme dönüyorum tekrar genelde anlamıyorlar bu geçişi bazen çok mutlu bazen aşırı çok konuşkan bazen sessizce etrafını izleyen bazen duygusuz kısacası ne yaptığı belli olmayan biriyim ama şu an gelip konuşursanız sanki dünyanın en neşeli insanı gibi direk konuşurum çok nadir insanlara diğer yanımı gösteriyorum iyi bir şey mi ? bence değil çünkü insanları kandırıyormuş gibi hissediyorum ama bunu yapmam gerekiyor gibi hissediyorum içinde bulunduğum hayat beni buna zorluyor…
aylardır büyüdüm mü yoksa ağır bir
depresyon içerisinde miyim bunu
çözmeye çalışıyorum, inanilmaz
ketumlaştım, hiçbir hayalim yok, eskiden
heyecan dolu biriydim artıik hiçbir şeye
heyecan duymuyorum…
Çok yoruldum. Her şeyden. Kalbimin ağrısından,
beynimi kemiren düşüncelerden, uyuyamadiğım için
kızaran şişen gözlerimden yoruldum.
Saç diplerimden ayak ucuma kadar hissediyorum
yorgunluğumu. Artik dayanamıyorum. Dayanmak
istemiyorum. En kötüsü de ne biliyor musun?
Nedenini bilmiyorum. Bu yorgunluğumu, kalbimin
sürekli acımasını, uyuyamamı bilmiyorum. Yalnız
kalmak istiyorum. Kalamıyorum. Siğınmak istiyorum.
Sanki biri sarılsa "'geçecek" dese yemin ederim
inanacağım. Sarıldiğında tüm yaralarım, kıriklarım
geçecek sanki. Ama olmuyor, kimse bir şey
sormuyor. Kimse beni anlamıyor. Belki de kimsenin
umrunda değlim. Bir gün bende güçleneceğim,
geçecek her şey ama o bir gün ne zaman bilmiyorum...
Herkes gülüyor.
Ben de gülüyorum. İçten bir gülümseme değil bu , yapma zorunluluğum olan bir şey.
Etrafta gülüp , eğlenen , hiçbir derdi olmayan mükemmel hayatı olan biri olarak görünüyorum .
İnsanlar gelip
“Ne kadar mutlusun ya” dediklerinde “sen gel bir de içimi gör” diyemiyorum. “ nefes alırken canım acıyor ” diyemiyorum.
Mutlu olmayıp ne yapacağım deyip geçiştiriyorum.
Artık birinin gelip , ne kadar gülüyor olsan da gözlerinde ki acıyı görebiliyorum deyip sarılmasını istiyorum.
Anlaşılmak istiyorum.
Ben artık çok yoruldum.
Kime o gitmez dediysem gitti.
Kime inanıp , güvendiysem bırakıp gitti. Hep gidişlerini izledim.
Kimseye güvenim kalmadı.
Ağlayamıycak kadar tükendiğim zamanlar da oldu , dizlerimi karnıma çekip
“Bunların hiçbirini haketmedim” diye haykırarak ağladığımda oldu.
Ruhum yaralıyken biri hayatıma girdi.
O da tam kabuk bağlıyor sandığım an da yaralarıma tırnaklarını öyle bir geçirdi ki , kan içinde kaldım.
Halen üzerimde kanın kokusu var.
Ondan kalan izler var. İnsan birini sevdiğinde kaybolmaya başlarmış. Kayboldum.
Hala yolumu bulamıyorum.
Yalnızım.
Etrafımda insanlar olmasına rağmen yalnızım.
Fakat bundan şikayetçi değilim alıştım. Alışmak zorunda bırakıldım.
Artık umudum yok.
Hayattan beklentim yok…
Bu aralar ihtiyacim olan tek şey derin bir
uykuya dalıp sonsuza kadar uyanmamak.
Çünkü çok yoruldum, kafamın içindekiler
sürekli kalbimi parçalılyor, içime
attiklarım ruhumu çürüttü.
Eskisi gibi değilsin diyorlar
değilim olamıyorum..
çünkü yüreğimi incittiniz,
temiz sevgime karşı nankörleştiniz
sarılmaya ihtiyacım var ama sarılamiyorum
kanadımı kırdınız, güvenimi çaldınız.
Öyle işte iyi niyetleriniz bile kötü
güvenemiyorum hiç birinize....