Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serkan yazan

Serkan yazan
@Serkan015601
3 okur puanı
Kasım 2023 tarihinde katıldı
“Sizi acıdan kurtaracak iki yol var.” der Nietzsche ve ekler: “Hızlı bir ölüm ve uzun bir sevgi”
Reklam
“Kalabalığa karışmak için hiçbir özellik gerekmez. Ama yalnız ve dik durmak için gerçekten çok şey gerekir.” Charles Bukowski
dünyaya kendimden bir şeyler veremiyordum. Kendimi kendime saklıyordum. Bu duruma kimse daha fazla dayanamazdı. Kendime acımak istedim. Mutlak bir ümitsizliğe düşmek istedim. Belki tam düştükten sonra çıkmak kolay olurdu. Fakat, bütün bu düşündüklerimin, kelimelerden ibaret olduğunu biliyordum. Hayır, ben adam olmazdım. Gerçek bir acı duyduğumdan bile kuşkum vardı. Ben ucuz bir romandım. Kelimeler bile yanyana gelerek beni tanımlamak istemezlerdi. Ne olurdu benim de kelimelerim olsaydı? Bana ait bir cümle, bir düşünce olsaydı. Binlerce yıldır söylenen milyonlarca sözden hiç olmazsa biri, beni içine alsaydı! Çok insan için söylendi ama, sana da uygulanabilir denilseydi. Kendime gerçekten acıyabilseydim, gerçekten ümitsiz olsaydım. Sonra yavaş yavaş, adım adım doğrulurdum. Başımdan geçenleri ilk gününden başlayarak yeniden düşündüm uzun süre. Geç kalmıştım. Burada paslanıp gidiyordum; hafızam paslanmaya başlamıştı bile.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çok fazla konuşuyor, çok fazla uyuyordum ve kendimi diğer insanlardan, hatta kendimden birkaç saniye geri de hissediyordum, sanki olaylara katılmak yerine yalnızca izliyordum, bir tiyatro oyununu izlemek gibi ama aynı zamanda hakkında konuşmak zorunda olduğun bir oyun. Beni bilen insanların sayısını sıfıra indirmek istiyordum, katlanmak değil. Yapabilseydim, bütün hatıralarımı silerdim.
Nietzsche'nin de söylediği gibi, yaşamak için bir sebebiniz varsa her şeyle baş edebilirsiniz. Anlamlı bir hayat, zorluklar içinde geçse de son derece tatmin edici olabilir, buna karşılık anlamsız bir hayat da ne kadar konforlu olursa olsun korkunç olabilir.
Reklam
Søren Kierkegaard'a “Dünya nasıl sona erecek dersiniz?” diye sordular. Oda şu cevabı vermişti. "Bir gün" dedi. "Tiyatronun perde arkasında yangın çıktı. Palyaço gelip salondakileri uyardı. Oysa izleyiciler bunun bir şaka olduğunu düşünüp alkış tuttu. Palyaço söylediklerini tekrarlayınca alkışlar arttı.Bana sorarsanız dünya böyle sona erecek. Her şeyin bir şakadan ibâret olduğunu sanan insanların tezahüratları eşliğinde."
Garcia Marquez Yüzyıllık Yalnızlık romanını bitirip kitabı yayınevine göndermek için postaneye gittiğinde ücret 83 peso tuttu ve Marquez parasını kontrol ettiğinde yalnızca 43 pesosu olduğunu fark etti. Kitabı ikiye bölüp görevliden ücretin 43 pesoya denk gelmesini istedi ve yayımcıya kitabı bu şekilde bölerek yolladı. Geçim sıkıntısından dolayı kitabın kalan kısmını rehinler vererek gönderebildi. Sonrasında ise ulusal onur ödülü aldı ve 50 bin pesoluk banknota Marquezin resmi basıldı.
Sabahattin Ali’nin dediği gibi; “Biz istiyoruz ki, bu memlekette yapılan her iş, üç beş kişinin çıkarına değil, bu toprakları dolduran milyonların yararına olsun…”
Ölüm, her şeyi anlamlı kılar bir anda. Yalnızca yaşayanlar tutarsız görünür. Ölüm, onların yaşamını oluşturan olay dizisini sona erdirir. İşte ondan sonra, boyun eğip olaylara anlam yüklemeye çalışırız. Anlam yüklemeyi reddetmek, bir yaşamın, dolayısıyla yaşamın kendisinin saçma olduğunu kabullenmek demektir.
“Bir güzel sanat eseri daha yaratabilirsem, kötülüğün zehrini, korkaklığın alaylarını etkisiz hale getirmiş, küçümsemenin çatallı dilini kökünden koparmış olacağım. Eğer yaşam benim için bir sorunsa, ki mutlaka öyledir, ben de yaşam için bir sorunum.”
Reklam
Annem aynı soruları sormaya devam ediyor: Neden mutlu değilsin? Seni nasıl mutlu edebiliriz? Seni üzen nedir? Keşke ona bunun mutlu ya da üzgün olmakla bir alakasının olmadığını açıklayabilseydim, bu sorular bütün bu konunun çok uzağındaydı. Hala sormaya devam ediyor. Kimse her zaman “mutlu” ya da her zaman “üzgün” değildir. Bu duygular geçici
Ölümün insanoğlunun başına gelen iyiliklerin en iyisi olup olmadığını kimse bilmiyor, ama güya başa gelebilecek en büyük kötülük olduğunu sandıklarından ondan korkuyorlar. Birinin bilmediği bir şeyi bildiğini sanması cehaletin en utanç verici türü değil midir?
"Denizi seviyorsan dalgaları da seveceksin. Korkarak yaşarsan, yalnızca hayatı seyredersin."
Ne kadar dikkatli olursanız olun, hep bir şeyleri kaçırmış gibi hissedeceksiniz; sizi derinden etkileyen, tamamını tecrübe edemediğinizi söyleyen o berbat his. Dikkat kesilmeniz gereken dakikaları hızla geçmenizin yarattığı o zavallı duygu hep kalbinizde olacak. Yani o hisse alışsanız iyi olur. Günün birinde tüm yaşamınız bu histen ibaret olacak çünkü…”
171 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.