Başını hızla iki yana salladı. "Bu konuda bıçak sırtında yürüdüğümü biliyordum.
E-postalarda yani. Batırdım, değil mi? Baştan çıkarma kelimesi kafamı karıştırdı... On dokuzuncu yüzyıl romanlarındaki bir alçağın masum bir genç kıza yaptığı gibi adi bir şey gibi düşündüm. Ne sorduğunu anlamadım. Sadece benden hoşlanıyor musun, deseydin tabii ki, diyebilirdim."
Güldüm. "Ya benden haysiyetli, alçakça olmayan bir şekilde hoşlanıyor musun, deseydim?"
"Hayır." Yine başını salladı. "Hiçbir zaman haysiyetli değildi. Ama o zamanlar bunu aktarmanın güvenli olup olmadığını bilmiyordum."