"Ne kadar yalnızdı! Ona dokunuyordum, onunla konuşuyordum ama acısına sokulabilmek olanaksızdı."
Sayfa 81 - Bilgi Yayınevi
"Lavantalar, kürkler, çamaşırlar, mücevherler... Ölüme yer verilmeyen bir dünyanın şatafatlı kibriydi bunlar ama ölüm bu dış görünüşün, bu gösterişin arkasında kliniklerin, hastanelerin, kapalı odaların gizliliğinde saklanıp bekliyordu. Bense artık başka bir gerçeklik tanımıyordum."
Sayfa 78 - Bilgi Yayınevi
" Acı ile ölümün giriştiği bu yarışta, ölümün birinci gelmesini candan dilemekteydik."
Sayfa 75 - Bilgi Yayınevi
Okur Takip Önerileri
"Ara sıra da dünya kılık değiştiriyor, tanınmayacak hale girmiş gibi oluyordu."
Sayfa 74 - Bilgi Yayınevi
"Anı diye bir şey kalmayacağına göre bir ana bu kadar önem vermek niye?"
Sayfa 62 - Bilgi Yayınevi
"Öfke nöbetleri arasında durmadan şarkı söyler, şakalar yapar, gevezelik eder; gönlünün mırıldanışlarını gürültüye boğardı."
Sayfa 36 - Bilgi Yayınevi
"Benim gözümde annem hep var olmuştu; günün birinde, yakında, yok olacağını göreceğim hiç aklıma gelmemişti. Sonu, doğumu gibi, bir masal zamanına karışıyordu."
Sayfa 18 - Bilgi Yayınevi
"Dayanmanın yarısı delirmek."
Sayfa 86 - EverestKitabı okudu
"Naber ötekiler, Lacan ne yapıyor?"
Sayfa 53 - EVERESTKitabı okudu
"Ben bu hayatın ikinci elcisiyim."
Sayfa 48 - EverestKitabı okudu
"Benim analık görevim: yaşamak."
Sayfa 32 - EverestKitabı okudu
"Herkes birbirinin televizyonu. Kimse karşısındaki ile gerçekten konuşmak istemiyor. Öyle birbirimizi izleyip yorum yapıyoruz. Beğenmezsek kanalı değiştiriyoruz."
Sayfa 28 - EverestKitabı okudu
"Dünyada bunca çile çektikten sonra gireceğim cennette gözüm yok."
Sayfa 27 - EverestKitabı okudu
"Sürekli bir şeyler yapmak 'zorundaydı' insan, yapmalı mıydı yapmamalı mıydı? Kendisinden hep bir şeyler bekleniyor, isteniyor, alınıyordu."
Sayfa 81 - Can ÇağdaşKitabı okudu
"Yerleşik düzenin dikte ettiği, herkesin de karşılıklı olarak kabullendiği tutum ve davranış sınırlarının içinde kalmak istiyoruz. Bizi nihai bağımsızlığa götürecek adımı atmaya cesaret edemiyor, kendi içimizdeki sese kulak vermekten çekiniyoruz. Öyle yaptığımız zaman genellikle deli deniyor çünkü. Bize deli denmesini istemiyoruz."
Sayfa 53 - İletişim Yayınları
