Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Shahana

Shahana
@Shahana_med
1 okur puanı
Ağustos 2023 tarihinde katıldı
Dzen yanaşması birbaşa obyektin özünə daxil olmağa və onu olduğu kimi içəridən görməyə əsaslanır. Gülü tanımaq-gül olmaqdır; gül olmaq- gül kimi- çiçəklənmək, gün işığından və yağışdan həzz almaqdır. Bu, baş versə, gül mənimlə danışacaq və mən onun bütün sirlərini, sevinclərini, dərdlərini, daxilində vibrasiya edən həyatın özünü biləcəyəm. Və təkcə bunu da yox. Gül barədəki “biliyimlə” mən kainatın bütün sirlərini bilmiş olacağam. Bu sirlər öz “mən”im barədə sirləri də əhatə edir. İndi isə gülü dərk etməklə, mən öz “mən”imi də dərk etmiş oldum. Özümü güldə itirərək mən həm öz “mən”imi, həm də gülü tapmış oldum.
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
Küçük Prens
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry
8.9/10 · 235,9bin okunma
Kimse bilmiyor ama sen kendini biliyorsun. Ve sen , kendin için dünyadakı en önemli insansın. Öyle olmalısın! Aksi halde yaşadığın hayat senin hayatın olmaz, -mış gibi bir hayat sürersin. Bu yüzden “Benim hayatım” diyebilmen , “Yaşadım!” diyebilmen için her zaman, bu durumda olduğu gibi kimsenin bilmediği bir koşulda dahi, sen kendin için doğru olanı, adil olanı yapmalısın.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ne hayatımı şimdi ve burada yaşadığımın farkındaydım ne de şimdi ve buranın anlamlı olabilmek için büyük resmimi, gönlümün muradını keşfetmem gerektiğinin. İçinde büyüdüğüm ortamda başarımın diğerleriyle kıyaslanarak belirlendiğini öğrenmiştir. Başarının sonuçta değil, süreçte yaşandığını anlayıncaya kadar uzun süre acı çektim. Başkalarının, özellikle “büyüklerin” gözünde beğenilmenin, takdir edilmenin önemli olduğunu düşünürdüm. Herkes beni takdir ederken neden içini boş ve hayatımı anlamsız bulduğuma bir türlü akıl erdiremezdim. Yalnızlığımın çevremde konuşacak arkadaşım olup olmamasıyla ilgili olduğunu sanırdım; çevremde bir sürü insan varken iliklerime kadar yalnız hissettiğimi görünceye dek. Hayatımda kendim olarak var olmam gerektiğini anlamak acı günlerin sonunda keşfettiğim değerli bir kazanım oldu.
Doğan Cüceloğlunun “Gerçek Özgürlük”
Doğan Cüceloğlunun “Gerçek Özgürlük” kitabından bir anektod: “Sözünü ettiğim hanımefendi sabahları evinden Taksim civarındaki işine gelirken deniz otobüsünü kullanıyormuş. İşe gitmeden önce kendine ayırdığı yirmi dakikalık zamanını Kabataş iskelesinde deniz kıyısında bir simit ve çayla değerlendiriyormuş. Simidini yerken kuşlar çevresinde toplanıyorlar, 'hep kendin mi yiyeceksin, bize yok mu?’, dercesine onun etrafında dolanıyorlarmış. O da kuşların verdiği mesajı anlamış biri olarak, bir kendine bir kuşlara olmak üzere simidini paylaşıyormuş. Bir gün biraz aç olduğunu hissederek kendisine bir simit, kuşlar için de bir simit alarak ufak parçalara ayırmaya başlamış. Çayını ısmarlamış. Nedense o gün hiç kuş gelmemiş. Kuşlar için ayırdığı simit parçaları elinde kalmış. Bu hanımefendi, öyküsünü benimle paylaşırken şöyle demişti: ‘Kuşlara simit verirken kendimi güçlü hissediyordum; sanki onların sahibi bendim ve onlar benim sayemde hayatta kalıyordu ve bana muhtaçtı. O gün gelmediler. O gün içimde yalnızlık ve mutsuzluk hissettim. Elimdeki simit parçalarına baktım, bana hiçbir anlam ifade etmediler. Kuşlar olmadan o simit parçalarının bir anlamı kalmamıştı. O an anladığım şu oldu; kuşların bana muhtaç olduğu kadar ben de onlara muhtaçtım. Kuşlar olmadan o simidin bir anlamı yoktu!’”. Doğan Cüceloğlu bu olayı böyle yorumluyor: “Bu evrende kimsenin kimseye teşekkür borcu yok. Öyle muhteşem etkileşim içindeyiz ki, hepimiz bir -birimize anlam katıyoruz, hediyyeler veriyoruz ve bunlardan biri eksik olduğu zaman için diyor ki, bir eksiklik var. O ise hüzün olarak geliyor….”
Reklam