En güzel reçeteyi Sait Faik yazmış:
"Tek ihtiyacım olan şey; bir deniz
kıyısında sabaha kadar oturup,
olan biteni gözden geçirdikten
sonra kafasında her şeyi aşmış bir
insan olarak kalkıp gitmek."
Bize anlaşılmayı istemek öğretilmiştir ama bu dilek en en kindar talebimiz, yetişkinliğe geçtikten sonra da annelerimize duyduğumuz hınca sarılma, her ihtiyacımızı karşılayamadıkları için onları asla affetmeme yöntemimiz de olabilir.
Temel özelliklerimizi dosdoğru tanıyacak olsaydık kaygıyla başa çıkmamız mümkün olmazdı. Arzularımızı gerçekte oldukları şekilleriyle görebilseydik âciz duruma düşerdik. Esasında kendini tanıma araçlarından yoksun varlıklarız.
Kavranamayan "şey" yine bir arzu nesnesidir. Onu istediğimiz için kavramak isteriz. İstediğimiz, esprinin verdiği hazdır, bu haz esprinin komik gelmemesinden kaynaklanıyor olsa bile.
Aşık olmak varlığından haberdar olmadığımız bir hüsranın hatırlatılmasıdır; birini istemiş, bir şeyden mahrum kalmışsınızdır ve sonra birden o şey karşınızda belirir. Tuhaf bir şekilde beklediğiniz biri vardır ama o kişi gelene kadar beklediğinizin o olduğundan haberiniz yoktur.