Jack London bu yarı otobiyografik romanında Martin Eden'e kendisinden çok şey katmış, başka bir deyişle Martin Eden, kitapta Jack London'ın kişiliğine bürünmüştür.
Kitap boyunca Martin'in tekamülüne şahit olacak ve tam o kendini bulduğunda ona " İşte bak başardın!" diyecek olurken size zamansız vedasıyla hayattaki bir çok değere karşı umudunuz havada kalacak.
Martin Eden benim için bir kitap kahramanından daha fazlası...
Yirmili yaşlarındaki o deli heyecanını aşkına adayıp kendini o uğurda dönüştürürken yolun sonunda ona yakıştırdığım mutluluğa dahi mecali kalmadan ellerimden kayıp giden bir arkadaş...
Bir aşk insana neler yaptırabilir?
Aşk sandığımız şey aslında bir hayranlık ise peki ?
Uğruna çabaladığımız amacımıza ulaştığımızda daha mı mutlu oluruz ?
Denizcilikle uğraşan genç Martin'in burjuvazi ile tanışması ve akabinde aşık olduğu veya olduğunu sandığı Ruth'un dünyasına ait olma mücadelesini okuyunca, Martin'e ve azmine büyük hayranlık duyacaksınız. Bir aşk insana neler yaptırabiliyor şahit olacaksınız.
Hayallerine yakınlaştığı sanarken insan, aynı zamanda hayattan nasıl uzaklaşır?
Okumak insanı her zaman mutlu eder mi ?
Sizi temin ederim Martin Eden kendinizden bir şeyler bulabileceğiniz ve uzunca bir süre etkisinden çıkamayacağınız bir eser.