Yirmi bir kitabın ilk kelimesi...
Lise yıllarında okuduğu bir kitabın tesiri altında kalan, insanlardan uzaklaşmak isteyen ve Afrika'ya seyahate çıkıp kendini bulan zeki bir Tıp öğrencisinin ilk okul sıralarından Üniversiteye uzanan hayatını anlatıyor.
Okuduğu kitap 130 sene önce Osmanlı subayı tarafından padişaha rapor sunmak üzere Afrika topraklarına gelmiş ve gördüklerini günlüğüne yazan Sadık El-Müeyyed'in kitabıdır.
Kitaptan okuduğu ilk cümleler:
"Büyük Sahra'nın şu parçası, eğer arada renkçe bir farklılık bulunmasa, sonu görünmeyen bir okyanustan kesinlikle farklı değildir. İnsan kendini açık denizlerde seyahat ediyor sanır. Çünkü ne kadar gidilse ufuk yine o ufuktur. Boş, derin, bakışları yakıp eriten bir ufuk! Ne bir bina, ne bir ağaç... Şu koca çölde bazen bir kuşçağıza bile rast gelemezsiniz. Yalnız, şu fark var ki açık denizlerde gidenler, etrafta kara olmayınca karaya benzer hayaller görmezler. Fakat çölde seyre dalan gözler; sahte göller, aldatıcı denizler, bütün varlığı bir yansı- madan başka bir şey olmayan seraplar ile daima avunur."
Okuduğu kitabın tesiriyle;
- Hiç görmediği dilini dahi bilmediği Afrika'yı ve oradaki çölleri keşfetme imkanı buluyor
- Seyahat ve Hatıra kitaplarıyla haşır neşir oluyor.
- Sadık El-Müeyyed' in "Fenni Fotoğraf" isimli kitabıni okumanın tesiriylede iyi çizim yapamadığını da kabul ve itiraf ederek insanlar hariç her şeyin fotoğrafını çekmeye başlıyor.
- En önemlisi de yapageldiği yazma işini ciddi bir şekilde düşünüp yaşadıklarını kitaplaştırma fikri.
Gayet keyfiyetliydi.