Olive, seni özleyeceğim.Olive Kitteridge'den sonra "Olive,Yeniden" okuyup mutlu oldum ve ayrıldığımız için üzüldüm. Kendi şahsına münhasır Olive, çok sevdiğim bir karakter oldu. İdealize edilmiş bir karakter olmaması, dobralığı,doğallığı, bazen bir çuval inciri berbat etmesi, inadı,gerginliği ama en çok kötü gün dostu olması, heybetli vücudunun altında sakladığı yumuşacık kalbi, bazen millete bazen kendine sapladığı eleştiri okları ile iyice benimsediğim bir kadın oldu. Yine bir puzzle gibi yazılmış ayrı ayrı öyküler birleşip Voltran'ı oluşturmuş. Zamanın ilerlediğini olaylardan anlıyoruz. Bu kitapta daha çok Olive vardı, ikinci kocası, oğlu, kasaba sakinleri ile ilişkilerine artık iyice yaş alan Olive'nin duygularına, sorgularına daha çok tanık oluyoruz. Yine onun bir şekilde hayatında kesiştiği insanların yaşamlarını da okuyoruz. Yaşama dair çok şey barındırıyor içinde: dostluk, hastalık,yalnızlık,aile olmak, ebeveyn olmak,yaşlılık,değişen dünya,evlilik,sadakat, ölüm gibi...Asla okurun gözüne sokmayacak şekilde, minik dokunuşlarla bir yığın sosyal soruna da değinmiş: ırkçılık,sınıf farkı,Naziler, eş cinsellik, taciz, ötekileştirme, ensest, Afrika'daki sömürü gibi... Kitap hem akıcı hem oldukça zengin hem de Olive okunmaya değer bir kadın. Ayrıca Crosby kasabasını çok güzel resmetmiş yazar, zihnimde cok canlı kasaba. Bu arada iki kitap birbirinden bağımsız okunabilir ama bence sırayla okuyun, Olive ile tanışın. Türünün nadir örneklerinden...