Sᑘᘻᘿᖻᖻᘿ

~THE END~
Kur'an-ı Kerim'de geçen bir ayet dua niyetine son sözümüz olsun: "(Bağışlama dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin." (Nuh, 11)
Reklam
Yabancı olmak... Yaşadığı çağın yabancısı olmak.... "Melali anlamayan bir nesle aşina değiliz." diyen Haşim gibi...
Sayfa 188
Dünya hayatı bir oyun ve oyalanma yeriydi; biz her sahipliğimizi yanımıza kar sandık. Burada uykudaydık, ölünce uyanacaktık; biz gördüğümüz rüyayı hayat sandık. Allah'a kulluğumuz beraatımızdı; başkalarının dostluğunu tutunacak dal sandık. Tevekkülümüz, teslimiyetimiz tüm işlerimize kâfiydi, gayrısına güvenci teminat sandık. Ama yanıldık. Gönlümüzü temizleyemedik putlarımızdan gelip misafir olsun diye o biricik sevgili. Vicdanımız kulaklarını tıkadı Ashab-ı Bedir'in ayak seslerine. Gözlerimizi kapattık o nura, aydınlığı kusurlarımızı aşikâr kılmasın diye. Koca bir yalana inandırdık kendimizi. Sonumuzun bizden öncekilerin başına gelenle aynı olacağını bile bile...

Reader Follow Recommendations

See All
Hayata, kendine ve bir başkasına sadece zahir gözlerle bakan insan, varoluş gayesini de yitirir böylelikle.Amaçlar; doğruların, hakkın, hukukun üstüne çıkar. İrade, tanrılaştırır nefsi. Ufuk daralır. Feraset, sözlüklerde içi boşaltılan kuru bir lafa dönüşür. Çevresine, kendine yabancılaşır insan. Güçlü olan, mazlumun elinden gasp eder hukuku. "Bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın." deyip seyirci kalınır olan bitene.Yaşamasına izin verilen o yılanın bir gün kendisine de dokunabileceği aklının ucuna dahi gelmez. "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir."30 (Ali İmran, 173) yazılı kalkan ellerden düşer sabırsızlık yüzünden.Peşin ama geçici menfaatler, ötelenmiş ama ebedî olana tercih edilir. Cehenneme yuvarlanarak cehennemin ateşini hararetlendirebileceği unutturulur ona. Gönlüne nakşedilen haritalar silinince yol kaybedilir, menzile varılamaz.
Sayfa 175
Bu dünya mümin bir kul için zindandan farksızdır. Çünkü sürekli hasretlik çekmeye mahkûmdur. Zalimin sahip olmayı arzu ettiği şeyler bu dünyadadır. Mümin için ise ruhlar âleminde ağzına çalınan enfes tatların zerresi burada yoktur. O'nu bu âlemdekiler mutlu edemez, ona ancak ve ancak teselli verebilir. Bazen Allah'ı hatırlatan bir çehre, bazen Efendimiz'i (sav) anlatan bir söz, bazen Allah'ın bir kelamı...
Sayfa 171
Reklam
Kalbimizde sıkıntı ve darlık sudur etmiş. Vahdet düşüncesine eremediğimiz için kendimizi emniyette hissedememişiz. Öteki'ne güvenimiz kalmamış. Öteki, bizim varlık alanımızı ihlal edebilecek ve çıkarlarımız çatıştığında gözümüzün yaşına bakmadan canavarlaşacak potansiyelde görülmüş. Ayrıca biz de onlar için bir öteki olmuşuz. Yalnızlaşmışız. İçimizdeki sevmek arzusunu, kendimizi tehlikelerden korumak adına beslediğimiz nefsimize yöneltmişiz. "Allah'a teslim olmayanı, eşya teslim alır." veciz sözündeki gibi sermayemiz, kesret dükkânında sergilenen türlü mallar için harcanmış. İyi bir kariyer, daha çok para, işlerimizi tıkır tıkır işletecek bir çevre.. Hal böyle olunca da ahirette bize şefaat edecek, dünyada da ruhumuzu sağaltıp bize şifa ve umut bahşedecek Efendimiz'i (sav) deyim yerindeyse küstürmüşüz.
Sayfa 161
Muştulu pazartesilerin yerini sendromlu pazartesiler alır. Nefisler azgınlaşır yeniden. Kapitalizm, bir tüketim çılgınlığını da beraberinde getirir. Irkçılık birçok masum insanın canını alır. Zaman dürülür sanki. Zamandan tasarruf için icat edilen eşya, akreple yelkovanın zembereğini bozar.Ne vakit sabah ne vakit akşam oldu bilenemez hale gelinir. Fast food kültüründen sevdalarımız da alır nasibini.Birden âşık olunanlar, birden silinir.
Direnci kırılır, gücü tükenir bazen. İradesini emredilen şekliyle kullanamaz. İşte çekilen hasret sayesinde nefsin ve şeytanın tuzaklarından kurtulup ruh da gönül gibi sağalır. Direnci ve gücü artar. İradesi külli iradeye tamamen teslim olur. Yolu aydınlanır Allah'ın nuruyla. Dünyadaki hayatının bir gün son bulacağı gerçeği ve sonsuz bir yaşamda O'nunla (sav) beraber olabilme ihtimali yüreğine umut eker, içinde solan çiçeklere tekrar hayat bahşedip onları diriltir. Ruh, çağın prangalarından kurtulup kâbuslarla dolu bir devrin içinden ancak rüyaların yaşanabileceği bir zaman dilimine yolculuk yapar. Aldığı bu lezzetle ölümüne kadarki gündelik hayatında avutur kendini. Bekleyişin azabını hafifletir.
Haram helal demeden elde edilen kazançlar, faize bulaşmanın kaçınılmazlığı, zenginin fakirin hakkını vermemesi, refah seviyesinin yükselmesine rağmen ihtiyaçların ve şikâyetlerin artması, Efendimiz'in (sav) bize bildirdiği ahir zaman alametleridir ve ne yazık ki bunların hepsine tanık olmaktayız. Sahabelerin şaşırarak dinlediği bu tezahürleri biz birebir yaşıyoruz.Bu tamahkârlığımızın tek nedeni de Muhammedîlikten uzaklaşmamızdır. Fıtratının gereklerini yerine getiremeyen insan, hem kendine hem başkalarına hem de doğaya zulmetmiştir. Asıl ironik olan ise yaptığı tahribattan memnuniyet duymasıdır.
Yağmur şiirinin analizi ..
Şu an ahir zamanda yaşıyoruz. Ve vakit yine gece.İslam rüzgârları yağmur yüklü bulutları yeryüzünün dört bir yanına dağıtmaz oldu artık. Toprak çölleşti, kalpler taşlaştı.
Reklam
İstila hangi ruhun dünyasında zamansız, Rüzgâr mı incitiyor bıldırcın kuşlarını.
Ömür dediğin urgan inceldikçe incelir Alırsın cevabını bir melekten, gün gelir
Sayfa 118
Nasıl da çoğaltmışız yalanın gölgesini, Can kendisi dışında arıyor kendisini.
Bir yerde sağnak sağnak hıçkırıktır yaşamak.
Senin her kirpiğinde bir dervişin âhı var Muhteris aynaların eskidiği yerdesin Yüzünde en çaresiz devlerin günahı var Zamanı sonsuzluğa bağlayan mahşerdesin Dîvân-ı harbe giden yiğitlerin Kanayan kitaplara gül götüren yağmurum Hüznü bir tabut gibi buluyorum derdinde Senin toprağın için çırpınıp ağlıyorum
Sayfa 83
867 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.