Sineklerin Tanrısı, sayısı belli olmayan bir grup erkek çocuğun, yolculuk yaptıkları uçağın düşmesi ile bir adaya düşmelerini, çocukların bu adada yaşadıklarını ve vahşi yaşama uyum sağlayarak geçirdikleri değişim sürecini konu alan ve herkesin okuması gereken bir roman. İnsani duyguların; insanın doğumundan itibaren oluşmaya başladığını, insanın karakter oluşumunun küçük yaşlarda başladığını ve bu oluşumda çevresel faktörlerin yalnızca karakteri ortaya çıkarma veya gizleme rolünün olduğunu bize göstermeye çalışır. Reşitlerin olmadığı bir adada; çocukların o yaşa kadar almış oldukları eğitimlerin ne derece etkili olduğu ve vahşi bir ortamda insani duygularını ne kadar koruyabildikleri gözler önüne serilmiştir. Yazar, kuralların olmadığı bir adada, çocukların vahşi yaşama uyum sağlama ve hatta vahşileşme sürecini, bu süreçte insanın içindeki kötülüğün ve savaşma arzusunun nasıl ortaya çıktığını başarılı bir şekilde anlatmıştır. Çok beğendim, sindirilerek ve üzerinde düşünülerek okunması gereken bir roman.