Benim övülmeye değer bir şeyim yoktu. Ne bilgiliydim ne de bir dâhi. Bedenim kirli, kalbim çürüktü. Ancak ızdırap çekmiştim, bu gençlerin bana sensei demelerine, hiçbir şey söylemeden müsaade etmeme yetecek kadar ızdırap yaşamıştım. Bir tek buyum vardı.