Frederic Gros'un "Yürümenin Felsefesi" adlı kitabında, uzun süredir düşündüğüm ama ifade edemediğim yürüyüş deneyimlerimin somut bir anlam bulduğunu fark ettim. Gros, kitabında yürüyüşün felsefi ve meditatif yönlerine odaklanarak, birçok filozofun yürüyüş üzerine düşüncelerini paylaşıyor. Gros'un yaklaşımında, dünyanın hızlı temposuna eleştirel bir bakış açısı var. "Şimdi"nin eleştirisi üzerinden yavaşlamaya vurgu yaparken, günümüzde dikkat dağınıklığı ve sosyal medyanın etkisiyle başa çıkmanın zorluğunu düşündürdü bana. Hızlı yaşamın zor olduğu bir dönemde, sosyal medyadan uzak kalmak etkileşim eksikliği ve gündemi kaçırma korkusu yaratırken, gerçekte olmayan bir ben algısıyla yetersizlik ve başarısızlık hissi oluşturuyor (Kişisel fikrim). Bu durum, içsel bir uzaklaşma ve gerçek benliğimizden kopma hissine yol açıyor.
Gördüğüm, görebildiğim her şey bana aittir. Ne kadar uzağı görüyorsam, o kadar çoğuna sahibim. Yalnız değilim: Dünya bana ait; benim için ve benimle var.