" Bostanda olan meyveler, güneşten renk ve gelişme aldıklarını bilmezler. Kemâle eriştiklerini bostancı bilip sonra onları bostandan ayırır. Tâlip ile dânâ arasında dahi hal böyledir. "
Sayfa 24 - Dânâ: (Fars. dānisten “bilmek”ten dānā) Âlim, bilgin, bilgili, bilen kimse