"Dirilt Kalbini" kitabıyla hayatımın önemli hocalarından bir haline gelen Nouman Ali Khan'ın derinlemesine tefsirlerinin kitaplaşmış hali olup yalnızca Bakara Suresi'nin ilk 29 ayetini derinlemesine açıklamak amacı ile yazılmış. Ancak bunun yanında Kuran'ın dilini, sahip olduğu inanılmaz anlam derinliğini hissettiren ve keşke tüm Kuran bu şekilde derinlemesine açıklansaymış dedirten bir kitap. Arapça dil bilgisine sahip olanlara katkı sağlayan inanılmaz kitap. Yalnızca meal okurken farkına varmadığımız, üstünde durmadığımız kelime ayrıntıları bile detaylıca açıklanmış. Okurken ve kitabın sonuna yaklaştıkça insan Kuran'a dair bilmediği daha çok şey olduğunu çok açık hissedecek. Bununla beraber Bakara Suresi'nin içeriğinin yalnızca 29 ayetinin bile ne kadar çok şey anlatabildiğini okudukça insan şaşırıyor. Elbette okunanların doğru biçimde içselleştirlmesi asıl olandır. Kitapta da dendiği gibi "Aynı kitapla Allah kimilerini hidayete kimilerini de dalalete eriştirir. Çünkü çoğu yanlış tutumla gelmiştir."
Dilerim okuyan herkes en az benim kadar fayda görür.
Kitabı okumadan önce filmini seyretmenizi tavsiye ederim. O halde kitabın bütün bölümlerini film sahneleri gibi okursunuz. Gayet başarılı bir yapıt olmuş. Amerikanın iç savaşları sanki bu üç silahşör adam için bir araç olarak kullanılmıştır. Kader bu üç silahşörü farklı deneyimlerle yollarını kesiştirmiştir. Okurken çok keyif aldığım diologlar da oldu. Keyifli okumalar dilerim :)
-Sen kendi ağzınla söylemiştin, Tuco, bu dünyada iki çeşit insan olduğunu,biri silahında kurşun olan diğeri kürek sallayan. Sen kürek sallayanlardansın.
Çok üzgünüm dostum, diyerek Haydut horozu geriye çekti, fakat kanunlar ihtiyaçlardan doğar... Dünyada iki çeşit insan vardır: parası olmayanlar ve 200 bin doları olanlar. Şahsen ben bu ikincilerden olmayı tercih ederdim. Anlıyorsun beni, değil mi Kumral? Bu defa ortaklığımıza ben son veriyorum.
Bu sözlerden sonra tetiğe dokundu. Horoz küçük bir ses çıkararak düştü, fakat patlama olmadı.
Haçın üzerine dirseğini dayamış ve telaşsız duran mükafat avcısı, gözleri yuvalarından fırlamış ve şuursuz bir şekilde tabancasının şarjörünü eviren Tuco'yu alaylı bir şekilde seyrediyordu.
-Çabuk! diye davrandı, fişeklikte boşalmış, hay Allah'ın belası...
-Geçen gece,senin uyumandan faydalanıp silahını boşalttım, diye mükafat avcısı açıkladı. Bence çok çabuk fikir değiştiriyorsun gibime geliyor.
- Tuco, hırçın bir sesle , pekala gidiyorum dedi. Fakat ben Tuco Benedicto Pasifico Juan MariaRamirez Allah'ın şefaatini beklerken aziz kardeşim, sana bir şey söylemek isterdim. Rahip kisvesini taşıdığın için kendini benden üstün görüyorsun değil mi? Fakat unutma, bizim gibi adamlar aç kalmamak için iki çareye başvururlar, ya rahip ya da haydut olurlar. Sen kendi, b en de kendi yolunu seçtim.
- Tuco. En zor, en çetin yolu seçen benim! Biraz önce ebeveynlerimizden bahsediyordun. Vaızlarını vermek için onları terk ettiğin zaman, onlara yardım için, yanlarında kim kaldı? O zamanlar 10 veya 12 yaşlarındaydım. Sen rahiplik mesleğine bir korkak olduğun için girdin... Çünkü sen de haydut olacak yürek yok!