Hepsi de aklımla bilincimin amansız savaşından ibaretti, anlamıştım. Hangisinin üstün çıkacağını henüz bilmiyordum. Ama emin olduğum bir şey vardı artık, o da bilincimin tarafını tutuyor olmamdı.
Her karşılaşma, her söz, her mimik bir anlama sahiptir. Raslantı yoktur, anlatılmak istenenler vardır. Hikmeti anladığın oranda yol alır, anlamadığın sürece yolda kalır, unuttuğun oranda -saray-dan uzaklaşırsın...
Hiçbir varlık içine doğduğu alemin garipliğini algılayamaz..
Belki de garip olan şey, yürüyerek bir yere varmak, her gün aynı şeyleri karşında bulmak ve kendini sürekli tekrar eden bir döngüde dönüp durmaktır. Ne dersin?