Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Uğur Karabürk

Uğur Karabürk
@Ugurkaraburk
Sen söylediğinle konuşmazsın, söylediğin her şey söylemediklerin üzerine kuruludur. Jacques Lacan Yerdeki Çocuk Üzerine kitabım; kitapyurdu.com/kitap/yerdeki-c...
156 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Beyaz Kale Üzerine
Orhan Pamuk’tan orta şekerli bir roman. 17. yüzyıl Osmanlı yaşantısı bir Venedikli üzerinden kısmen de olsa aktarılmış. Türk korsanları tarafından yakalanan bir Venedikli, köle olarak bir hocaya satılır. Hoca ilime meraklıdır. Köle de astroloji, tıp gibi alanlarda iyi olduğunu iddia eder ve aralarında köle için biraz da zorunlu olan bir anlaşma yapılır. Artık yolları ayrılana kadar birbirini tamamlayacaklardır. Venedikli bir karakter olarak başarılı bir şekilde yansıtılmış. Düşünce dünyası, geçmişi ve çevresi akıcı bir dil ile aktarılmış. Kitap kolay okunuyor fakat köle dışındaki karakterleri çok tanıyamadık gibi. Ne çocuk padişah ne hoca ne de diğer karakterler iyi işlenmişti. Yine de her şeye rağmen kısa sürede okunabilecek keyifli bir kitap. Ben okurken sıkılmadım. Teknik anlamda tabii Kara Kitap, Masumiyet Müzesi, Yeni Hayat gibi kitaplarla kıyaslamak gülünç olur. Orhan Pamuk okumalarına devam…
Beyaz Kale
Beyaz KaleOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20229bin okunma
Reklam
592 syf.
7/10 puan verdi
·
19 günde okudu
Okuyucu yorumlarından dolayı beklentimin biraz yükseldiği Rüzgârın Gölgesi kitabını bitirdim. İspanyol yazar Zafon, konu ve kurgu konusunda bana göre başarılı olsa da edebi açıdan yeterli değildi. Kitabın başlarındaki o gizem havası giderek kayboldu ve insanların geçmişteki hayatlarını okumaya başladık. Bir yerden sonra da artık merak unsuru da kalmadı ve fazla uzatılmış bölümlerle roman devam eti. Karakter çözümlemeleri olsun karakterlerin birbiriyle diyalogları olsun yapay bir üslupla yazılmış gibi geldi. Özetle ben kitabı sevemedim. Ama sevenleri de anlıyorum, kolay okunan akıcı bir kitap var ama tabii ki bana hitap etmiyor. Dörtlemenin kalan üç kitabını da artık ne zaman okurum bilemiyorum.
Rüzgarın Gölgesi
Rüzgarın GölgesiCarlos Ruiz Zafon · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20211,190 okunma
423 syf.
9/10 puan verdi
·
33 günde okudu
KARA KİTAP ÜZERİNE
Kâh çok sevdim kâh çok sıkıldım kâh yarım bırakacağım dedim kâh edebiyatın zirvesi dedim. Uzun ve yorucu bir okumadan sonra Kara Kitap nihayet bitti. Ayrıca bu eser Orhan Pamuk’tan da okuduğum onuncu kitap oldu. Eserde Galip, kayıp karısı Rüya’yı arıyor ve bu süreçte yine kayıp köşe yazarı Celal’in yazıları ve yaşadıkları ana kahraman Galip’e rehberlik ediyor. Konusu aslında bu kadar basit gibi görünse de kitaptaki postmodern tekniklerin kullanımları kitabın atmosferini acayip şekilde değiştirmiştir. Olay örgüsünde çentikler açılarak (bu benim uydurduğum bir tabir) çoğu zaman bütünü besleyen farklı hikâyelere de uzanıyoruz. Bazen Mevlana’dan bazen Osmanlı Padişahlarından bazen siyasetten bazen kendisi olamayan insandan bahsediliyor. Galiba, galiba değil de kesin olarak Orhan Pamuk’tan okumuş olduğum en zor kitaptı. Yazar kendisi de sonsöz de değişik bir kitap olduğunu, biçimsel sorunlardan ziyade onları çözebilmek için kendisinin harcadığı büyük emeği belirtmiş. Cümleler epey uzundu ve okurken sıklıkla ara vermenizi isteyebilir sizden. Ben de biraz öyle oldu. Kara Kitap, tıpkı birçok kitabı gibi Orhan Pamuk’un hayatından fazlasıyla gerçek izler taşıyor. 80 darbesinden sonraki siyasi ortam, kitabı yazmak için çekildiği yalnızlık yansımaları, Türk insanın değişen dünyada bir türlü kendi olamaması gibi mühim meseleler hemen hepsi anlatılmış.
Kara Kitap
Kara KitapOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20229,1bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
239 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Amat & İhsan Oktay Anar
Amat - İhsan Oktay Anar "Gördüğüm kadarıyla kitaplara düşkünsün. İnsanoğlunun öğrenme isteğini hep takdir etmişimdir." Amat, İhsan Oktay Anar külliyatında okuduğum altıncı kitap oldu. Eseri okumadan önce okuyucuların yorumlarından dolayı olsa gerek Amat’ı ertelemiştim. Çünkü gemicilik terimlerinin fazla olması zorlamış gibi bir intiba oluşmuştu bende. Fakat yanılmışım. Terimler olmasına rağmen bence Amat, Anar’ın en akıcı kitaplarından bir tanesiydi. Ara ara ben de açıp bazı kelimelerin anlamlarına baktım fakat okuma keyfi bölünmedi. Amat, Osmanlı dönemine ait birçok topun bulunduğu savaş gemisi. Ve denizlerde Amat ile yolculuk ediyoruz. Ara ara düşman gemileri ara ara limanlarda karşılaşılan Venediklilerle mücadele sürüyor. Karakterler her zamanki gibi ilginç şahsiyetler. Kırbaç Süleyman, Şaşı İsmail Ağa, Kaptan Diyavol Paşa hemen hepsi hem belalı hem de garip kişiler. Onları biraz da olsa yakından tanımak güzeldi. Yazarın kullandığı dil çok başarılı. Atmosfere hemen giriveriyorsunuz. Dinden ve mitlerden gelen atıflar ise başlı başına bir zenginlik. Böyle bir yazara sahip olduğumuz için şanslıyız bence. Geriye okunmamış olarak “Yedinci Gün” ve “Galiz Kahraman” kalıyor. Tiamat hariç diğer kitaplarını büyük keyifle okudum.
Amat
Amatİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınevi · 20215,5bin okunma
394 syf.
8/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Ezilenler Dostoyevski
“Varsın ezilmiş, aşağılanmış olalım, madem hep beraberiz, önemi yok bunun; varsın bizi şimdi ezen, aşağılayan, o çıtkırıldım, kibirli yaratıklar zafer kazansınlar!” Ezilenler galiba isminden dolayı okumayı ertelediğim bir Dostoyevski romanıydı. Dostoyevski kitapları okumalarımda on ikinci kitap olarak onu okudum. İsminden dolayı dediysem nedense ilgimi çekmemişti yoksa başka bir nedeni yok. Ezilenler’i okuyanların epey kafaları karışık gibi. Kimi arkadaşım: “Dostoyevski’nin en kötü kitabı,” dedi kimisi: “Ben çok sevdim samimi bir eserdi,” dedi. Bana sorarsanız en iyi eserleri arasında yer almayabilir ama en akıcı olanlar arasında rahatlıkla yer bulur. 1861 yılında yayımlanan Ezilenler Dostoyevski’den çokça izler taşıyan bir eser. Ana karakterimiz bir yazar. İnsancıklar adlı eseri edebiyat camiasında beğenilmiş ve yeni kitapları beklenilen bir kişi. Daha sonra Nataşa, Alyoşa ve yazarımız arasında bir üçgen kuruluyor. Tabii onların aileleri de işin içine dahil oluyor. Benim en sevdiğim ve ağır durumuna rağmen en iyi empati kurduğum karakter ise Nelli adındaki 14 yaşında olan kız. Herhalde yaşadıklarıyla çoktan olgunluğa erişmiştir çünkü kitap boyunca bazı tespitlerinde bunu bir çocuk nasıl bilebilir dediğim çok bölüm oldu. Eserin bazı olayları fazla dramatize edilmiş gibi geldi bana. Tabii bu benim kişisel fikirlerim.
Ezilenler
EzilenlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202218,6bin okunma
Reklam
64 syf.
8/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
Bay Y Üzerine
BAY Y ÜZERİNE Korkut Kabapalamut’un ikinci kitabı olan Bay Y’de kitaba ismini veren ana kahraman Bay Y’nin peşindeyiz. Peşindeyiz dediysem ara ara önem arz eden dönemlerde onun yaşantısına şahitlik ediyoruz da diyebiliriz. Özellikle Bay Y, çok uçlarda yaşayan bir insan değil. Hemen hemen her yerde görebileceğimiz ve karşılaşabileceğimiz
Bay Y
Bay YKorkut Kabapalamut · Metinlerarası Kitap · 202327 okunma
382 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Tek Adam Cilt 1 Üzerine
Cilt 1 Tek Adam - Şevket Süreyya Aydemir İlk olarak 1963 yılında yayımlanan Tek Adam kitabı; herhâlde daha iyisi yazılamazdı dediğim bir ilk cilt eseri oldu. Kitap tahmin edileceği üzeri Atatürk’ün doğumu ile başlıyor ve Atatürk’ün 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a çıkmasıyla son buluyor. Şevket Süreyya Aydemir öyle bir dil kullanmış ki eser bir roman
Tek Adam - Cilt 1
Tek Adam - Cilt 1Şevket Süreyya Aydemir · Remzi Kitabevi · 20192,486 okunma
160 syf.
9/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
Paradoks Üçlemesi – Charles Cloukey “Zekice,”dedi. “Neredeyse şeytani bir zekâ. Şimdi zamanda yolculuğun imkânsızlığına ikna oldun mu Sherman?” Zamanda yolculuk fikri galiba bilim kurgucuların en sevdiği konulardan bir tanesi. Fakat okuyucuya bu meseleyi inandırmak ya da düşündürmek epey güç diye düşünüyorum. Çünkü zamanda geriye doğru gidip birtakım müdahalelerde bulunduğunuzda kelebek etkisi gibi hemen her şey değişebilir. Bununla birlikte elbette bazı çelişkiler meydana gelecektir. Bir de gelecek zamana gittiğinizi düşünelim hatta uzak bir zaman olsun bu ve o dönem için karşınızdaki kişi hayal kuramıyorsa size rahatlıkla burun çevirebilir. Ben daha öncesinde büyük usta H.G. Wells’in “Zaman Makinesi” adlı eserinde bunu konuyu keyifle okumuş ve epey de etkilenmiştim. Daha 19 yaşındayken (1912-1931) yaşama veda eden Amerikalı Charles Cloukey”in “Paradoks Üçlemesi” de zaman yolculuğu konusunu işlemekte. Özellikle bu kitabın en sevdiğim yönü Wells’in eserinden ziyade epey hareketli olayların meydana gelmesi. Bir yandan zaman yolculuğuyla beraber oluşan paradoksların çözümlenmesi okuyucuya aktarılırken bir yandan da bazı ince hesaplamalar genç yazar Cloukey’in bu konudaki uzmanlığını ispatlıyor. Eseri bilim kurgu sevenlere şiddetle tavsiye ederim. Hatta bilim kurgu ile arası iyi olmayanların bile sevebileceği bir metin. Charles Cloukey’in “Paradoks Üçlemesi” Laputa Kitap tarafından yayımlandı. Yazarın 19 yaşında böyle eserler vermesini de kıskandığımı söyleyebilirim.
Paradoks Üçlemesi
Paradoks ÜçlemesiCharles Cloukey · Laputa Kitap · 20234 okunma
184 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Gassan Kenefâni - On İki Numaralı Yatağın Ölümü Filistinli yazar Gassan Kenefâni’nin Türk okuru tarafından pek bilindiğini düşünmüyorum. Ben de yazarı yakın dönemde Loras Yayınları tarafından yeni kitapları çıkınca fark ettim. Kısa sürede yayınevi 4 öykü kitabını da yayımlamış. On İki Numaralı Yatağın Ölümü adlı kitap dört öykü kitabının ilki konumunda ve içinde 17 öykü mevcut. Öyküler tahmin edilebileceği gibi Filistin halkının acılarını hem toplumsal hem de bireysel olarak ele almış. Okurken o insanların ruh hâline hemen girebiliyorsunuz. Kenefâni’nin ağır olmayan sade bir dili var. Ben İran Edebiyatındaki öykülerin diline biraz benzettim. Özellikle “Mayıs Ayının Ortası” öyküsü çok başarılıydı. Çocukken(çocuk aklıyla) yaptığımız kötü eylemlerin büyünce ne gibi travmalara yol açabileceğini kısa ve net bir şekilde aktarmış yazar. Kitapta galiba en sevdiğim öykü bu öyküsü oldu. Ayrıca kitaba ismini veren “On İkinci Yatağın Ölümü” öyküsü de çok iyiydi. Yazar ne yazık ki 1972 yılında İsrailli ajanlar tarafından arabasına yerleştirilen bombanın patlamasıyla vefat etmiş. Yazarın diğer öykü kitaplarını da alıp okumayı planlıyorum.
On İki Numaralı Yatağın Ölümü
On İki Numaralı Yatağın ÖlümüGassan Kanafânî · Loras Kitap · 202217 okunma
422 syf.
8/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Kıvılcım
Kıvılcım Türk Ocaklarının Romanı - Metin Savaş Kıvılcım romanı ikinci meşrutiyetin ilanı ile başlıyor. Karacaahmet Mezarlığı’nda bir grup tıbbiyeli genç bir ara gelerek Türk Ocağı’nın fitilini ateşliyor. Metin Savaş bu eserinde hem bir yandan dönemi anlatırken hem de Türk Ocağı’nın oluşumundaki gençlerin hayatlarına yer vermiş. Hamdullah Suphi, Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin gibi gerçek karakterlerin yanında kurgu karakterlerin de boy gösterdiğini görüyoruz. Gençlerin bu kadar saf duygularla hareket etmesi ve bu uğurda mücadelelerini her ne pahasına olursa olsun sürdürmeleri takdire şayandı… Ayrıca vatanımız nasıl badirelerden geçtiğini bir kez daha okumak üzüntü verse de kıymetlerini daha iyi hissettirdi diyebilirim. Roman ağır bir tarihi kurgu içermiyor hatta bazı bölümlerde maceraya yakın olaylar da mevcuttu. Finali ise galiba en iyi bölümü oluşturuyordu. Bu arada Kıvılcım, Metin Savaş’tan okumuş olduğum 10. kitap oldu. Merak edenlere Kıvılcım’ın yanı sıra yazarın diğer kitaplarını da tavsiye ederim. Son olarak, Türk Ocaklı kadınların romanı yazılmaktaymış. Onu da merakla bekliyorum. “Düğün dernek tarihi yaklaşırken kasabalılar Kuvayı Milliye için kermes düzenlediler. Bir de gördüler ki gelin olmaya hazırlanan kız kucağında beyaz gelinlikle kermese gelmiştir. Kızcağız beyaz gelinliği herkesin şaşkın bakışları altında masanın üstüne attı. Beyaz gelinlik masanın üstüne tel tel döküldü. Gölge bütün bu olan biteni görmüştü. “Vatan kan ağlarken ben bu gelinliği giyemem. Satın beyaz gelinliği. Parasını askerciklere yollayın.”
Kıvılcım
KıvılcımMetin Savaş · Ötüken Neşriyat · 202158 okunma
Reklam
232 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
KARANLIĞIN ŞAHİDESİ – MEHMET BERK YALTIRIK
Karanlığın Şahidesi kitabı bizi 1800’lü yılların İstanbul’una götürüyor. O dönemlerde suç ve tehlike sokaklarda kol gezmekte. Öyle ki her köşe başında başınıza bir şeyler gelmesi çok mümkün. Bence atmosfer olarak bu kısımlar oldukça başarılı olarak aktarılmış. Ana karakterimiz güzel Periveş roman boyunca bir esire olarak oradan oraya sürükleniyor ve hayatın bu acımasız tokatları yetmezmiş gibi bir de cinler âlemiyle irtibat hâlinde hayatını sürdürmekte. Kitabın korku ögelerine gelecek olursak; bence yer yer çok yoğun olarak işlenmiş. Bazı cin tasvirleri okuyucuda imgeyi hemen ve pek çaba gerektirmeden tamamlıyor. Eserde ilk elli-altmış sayfa bence kusursuza yakın gerilimi ve merakıyla güzel bir giriş niteliğinde. Fakat sonrasında olayların yoğunluğu aniden çok yükselmekte ve olay örgüsündeki hareketli olaylar peşi sıra birbirine keskin bir şekilde bağlanmakta. Bu da beni o bölümleri okurken biraz yordu ve sıktı diyebilirim. Bir de kitabın sonundaki “Ateş Behiye” bölümü kitaptan bağımsız bir bölüm gibi kopukluk yarattı bende. Karanlığın Şahidesi, Mehmet Berk Yaltırık’tan okuduğum ikinci roman oldu. Daha öncesinde Istrancalı Abdülharis Paşa romanını okumuştum. Namıdiğer Son Gülyabani’nin yeni eserlerini beklemekteyim.
Karanlığın Şahidesi
Karanlığın ŞahidesiMehmet Berk Yaltırık · İthaki Yayınları · 2022228 okunma
120 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Nasıl Okumalıyız? Galip Çağ
Galip Çağ - Nasıl Okumalıyız? “Size göre iyi okuyucu olduğunu düşündüğünüz insanlardan fikir alın elbette. Ama iyi okuyucu kavramından öncelikle emin olun. Çok kitap alan, çok kitaba sahip olan, kitapla çok fazla görüntü veren kişiyi iyi okuyucu bellemek bu çağın hastalığı.” Galip Çağ, “Nasıl Okumalıyız?” adlı kitabında güncel okuma sorunlarını ve yeni ortaya çıkan durumları tespit ederek tavsiyeler eşliğinde okuyuculara aktarmış. Bu tespitler ve öneriler kitapta on yedi kısa bölüme ayrılarak anlatılıyor. Eserde; “Bir Okuma Fobisi Olarak Klasikler ya da Klasik Neye Denir?, Türklerin Neden Dosto’su Yok, Kitap Kulüplerine Dair” gibi başlıklar mevcut. “İyi okuyucuların kaç sayfa okudukları değil, okumaya ayırdıkları vakit ve yakaladıkları istikrardır onları iyi okuyucu yapan,” diyor Galip Çağ. Ama iyi okuyucu olmaya giden serüvende belirsizlikler ve kafa karışıklıkları da olması da çok doğal. Tabii bunları da örneklerle vurgulamış yazar. Benim kitap okumayan bir arkadaşım vardı mesela. Bir gün; “Uğur ben, ‘Gece yarısı Kütüphanesi’ diye bir kitap aldım.” dedi. “Merak mı ettin?” diye sordum. “Pek değil ama her yerde karşıma çıkıyordu.” dedi. Bu da okur açısından büyük bir sorun… Tıpkı bunun gibi okumaya ve okura ait bir sürü tespit ve öneri yapılabilir elbette…
Nasıl Okumalıyız?
Nasıl Okumalıyız?Galip Çağ · Lejand · 202333 okunma
350 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Kanın Kaderi
Kanın Kaderi, yazarın ikinci romanı ve öncelikle oldukça akıcı bir üslubu olduğunu söyleyebilirim. Kitapta Orta Çağ’a uzanıyoruz. Clea İmparatorluğu topraklarını genişletirken çevre bölgelerdeki rahibelerle karşılaşıyorlar. Bu rahibeler topluluğunda da Bellu adındaki genç büyücü ana karakterimiz oluyor. Yan olaylarla hikâye gitgide zenginleşiyor. Hikâye boyunca kâh büyü çeşitlerini öğrenirken kâh savaşın olumsuz taraflarına şahit oluyoruz. Yazarın ilk kitabını da keyifle okumuştum ama Kanın Kaderi kitabında kendisini çok daha geliştirmiş. Bu arada ilk kitabı daha önce okursanız sürpriz bir karakter bağlantısını da görebilirsiniz. Ama bağımsız okumak isterseniz de okuyabilirsiniz.
Kanın Kaderi
Kanın KaderiBora Zaim · Edebiyatıs Yayınlar · 20224 okunma
175 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
49 Numaralı Parçanın Nidası Üzerine Birkaç Söz
Thomas Pynchon uzun zamandır merak ettiğim bir yazardı. Kitaplarının epey zor olduğunu henüz Türkçeye kazandırılmayan “Gravity’s Rainbow ve Mason & Dixon romanlarının yurtdışında epey konuşulduğunu biliyordum. Hatta bir yerde 20. Yüzyılın ilk yarısı James Joyce’un Ulysses ise 20. Yüzyılın ikinci yarısı da Thomas Pynchon ve Gravity’s Rainbow
49 Numaralı Parçanın Nidası
49 Numaralı Parçanın NidasıThomas Pynchon · İthaki Yayınları · 2018230 okunma
544 syf.
7/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Dune Rahibeler Meclisi (Dune Evreni)
“Hayat bir oyundur; kurallarını öğrenmek istiyorsan içine dalıp oyunu sonuna kadar oynamalısın. Yoksa sürekli değişen bu oyun karşısında şaşırıp bocalarsın. Oyuna katılmayanlar sızlanır ve daima şanssızlıklarından yakınır genellikle. Şanslı olmanın biraz da kendi ellerinde olduğunu görmeyi reddederler.” Sayfa 61 -Nihayet altıncı kitap olan Dune Rahibeler Meclisi ile Dune serisini bitirmiş oldum. İlk beş kitabı arka arkaya okumuştum ama beşinci kitaptan sonra seriye uzun bir ara vermiş olabilirim. Son kitapta Saygın Analar ile Bene Gesseritler arasındaki mücadeleye odaklanıyoruz. Öncelikle karakterlerin düşünceleri kitap boyunca ortaya atılıyor tabii daha sonrasında hamleleri… Özellikle son yüz sayfa daha akıcıydı diyebilirim. -Dune serisini okumak genel anlamda oldukça keyifliydi. Ben seriye sadece bilim kurgu olarak bakmıyorum. Ekolojiden tutunda din, siyaset, politika, bilim, sosyal kültürler hemen hepsi iyi bir şekilde oluşturulmuştu. Hatta bazı karakterlerin ölümden sonra tekrar bir bedene dahil olması ve onu tekrardan görmemiz güzeldi. Bu arada şüphesiz ilk kitap açık ara en iyi kitaptı diyebilirim. Okuyucular da bunda hemfikirler zaten. Ben ondan sonra dördüncü kitap olan Dune Tanrı İmparatoru’nu beğendim. Altıncı kitap ise üç ve beşinci kitaptan daha derli ve topluydu. İkinci kitap da serinin en rahat okunan kitaplarından bir tanesiydi. Tabii bunda en ince kitap olma özelliği de vardır. -Herhalde bazı sahneler unutulsa da Duncan Idaho, Leto, Kumsolucanları ilelebet hafızalarda kalacak. Çevirmen Dost Körpe’yi de anmadan geçmeyelim altı kitap boyunca çeviri bana gayet güzel geldi. -Belki bu yıl Asimov’dan Vakıf serisine el atabilirim…
Dune Rahibeler Meclisi
Dune Rahibeler MeclisiFrank Herbert · İthaki Yayınları · 20201,538 okunma
94 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.