Ulaşmak istediği bir "hayali" vardı. Ve bu hayaline kavuşabilmek için sadece istemekle kavuşamıyacağını fark edip hayalini "gerçekleştirmek" için harekete geçmeliydi bunu yaparak elde edecekti hayalini. Çok mücadele etmeli, çaba sarf etmeliydi. Önüne çıkan her engelli aşmalıydı. Bunu düşününce içine bir korku düştü. Bu korku cesaretsizliği, özgüven eksikliğini tetikledi. Kendine olan inancıda git gide azaldı. Bir yandan hayaline ulaştığında onun ona vermiş olduğu mutluluğu düşündü diğer yandanda çekeceği zorluğu düşünüp ümitsizliğe kapılıp suratında ki o tebessümün yerini buruk bir ifade aldı. Bulunduğu odada yürüyerek nasıl bir yol izlemesi gerektiğini düşündü. Ve bir anda duraksadı ağzında; evet,evet diye mırıldandı.( Acı+hüzün=mutluluk) zihninde bu işlemi tasvirledi her acı,keder sonunu mutluluğa bırakır. Mutsuzluk mutluluğu doğurur dedi.Sonunda mutlu olacağımı bile bile nasıl vazgeçerim bu hayalden "bu hayata kim mutluluğa emek harcamadan, zorluklara katlanmadan kavuşabilmiş ki..."