Yaşamaya zorlanırken, insanlara tahammül edemediğimi ve kendimden utandığımı düşünürdüm ama şimdi sen bana, benim için katlanılmaz olanın yaşamın kendisi olmadığını gösterdin.
Her şeye rağmen mutluluktan ölünebiliyorsa, ben mutlaka bu şekilde ölmek istiyorum. Ayrıca, ölümü beklenen birisi, mutlu olduğu için hayata tutunabiliyorsa, o zaman ben de bu şekilde yaşama tutunacağım.
Ama aslında annen ağacın kökleri, yaprakları, dalları ve hatta tepesidir ve biz, biz bahçıvanlarız. Ağacın ayakta durabilmesi ve kökünden sökülmemesi için uğraşacağız.
Korkunç bir gerçek: mutsuzluk fikri belli bir noktaya dek bizi şefkatli kılar, ama bazı özel durumlarda, bu nokta aşıldığında, mutsuzluk bizi şefkatli kişiler yapmaz artık. Bunun her insanın yüreğinde mevcut olan bencillikten kaynaklandığını söyleyenler var -yanılıyorlar.
Yaşayın. Yaşamasını bilirseniz Tanrı da sizinle birlikte yaşar. Onun koyduğu riskleri göze alamazsanız, O Tanrı da uzak bir cennete çekilir ve yalnızca felsefi birtakım spekülasyonlara konu olur. Herkes biliyor bunu, ama hiç kimse ilk adımı atmıyor, belki de deli damgası yemekten korkuyorlar.