M. G.

Şikâyet bilinci, motivasyonun düşmesine, öğrenme kapasitesinin zayıflamasına, öğrenme isteğinin sönmesine neden olur. Memnuniyet ise insanın gelişimine katkı sunan, insanı yükselten bir duygudur.
Reklam
Kontrolü kaybettiğimiz zaman çekici çiviye vurmak yerine duvara vurmaya başlarız mesela. Yönetmesi zor bir duygudur, enerjisi zordur ve enerji yoğunlaştığında öfkeyi nasıl yöneteceğimizi bilmiyorsak eğer, hareketlerimiz kontrolden çıkabilir, sonrasında büyük pişmanlıklar duyacağımız sonuçlara yol açabilir.
Zihninin kontrolünü eline almadığın sürece hayatını hiçbir zaman istediğin gibi yaşayamazsın. Çünkü hayatını nasıl yaşayacağını belirleyen şey, nasıl düşündüğündür. Çok istediğin bir şeyi yaptığında bile sağlıklı bir zihinde değilsen, hayatın iyi gitmez ve çok istediğin şeyi yaptığın halde mutsuz hissedebilirsin, hayattan bıkmış olabilirsin, motivasyonunu kaybetmiş olabilirsin.
Duygular, yapamadığımız, gerçekleştiremediğimiz, ifade edemediğimiz, dönüştüremediğimiz, harekete geçiremediğimiz bir şeyin gerçekleşebilmesi için bedenimizdeki enerjinin artmasından doğar. Bedendeki enerji artarken, zihin bu enerjiyi kullanabilmek adına duyguyla enerjiyi kodlar. Zihin söz konusu enerjiyi kullanabilmek üzere, duygular aracılığıyla bedenle bağ kurar. Yani enerjinin potansiyelini ve konusunu işaretler. Örneğin öfke aslında bir şeyi yapmak adına veya görünmek adına ortaya çıkan, yani ateşin ortaya çıkarttığı bir enerjidir, bu enerjinin zihindeki tanımlanmış hali ise duygudur. Farkındalığımızın yetmediği noktada duygu ortaya çıkar ve enerji yükselmeye başlar.
İnsan olmanın doğal getirisinin, duyguları yaşamak olduğunu zannediyoruz ama aslında duygularımızı öylesine yaşamak bizi ilkelleştiren bir tutum... Duygularımız bizi insan yapmaz, duyguların hangi ihtiyacı ortaya çıkardığını görmek ve yönetebilmek bizi insan yapar. Bu demek oluyor ki duygularımızı yönetmek için zihnimizi yönetebiliyor olmamız gerekiyor. Zihnimizi yönetemediğimizde düşünceler ve duygular bedenimize etki etmeye ve birtakım değişimlere yol açmaya başlar, böylece bedensel hastalıklar ortaya çıkar, ayrıca hayatımızın kalitesi de fazlasıyla düşer. Çağımızda gerçekleştirilen pek çok bilimsel araştırma sayesinde fiziksel hastalıkların %90'ının zihinsel ve düşünsel faktörlere bağlı olarak ortaya çıktığını öğrendik. Bedenimizde meydana gelen hastalıkların seyir sürecini bile, düşünme biçimlerimiz belirliyor. Dolayısıyla zihnimizi yönetmeyi öğrendiğimizde ve buna bağlı olarak hangi duygunun hangi ihtiyaçtan dolayı neden ortaya çıktığını anlayıp doğru analiz edebildiğimizde, sadece zihinsel ve fiziksel olarak sağlıklı bireyler olmayız, yaşam kalitemizi de yükseltiriz.
Reklam
1.127 öğeden 1 ile 6 arasındakiler gösteriliyor.