" Aşkın size verebileceği en değerli şey nedir peki?" diye gülümseyerek sordu genç adam.
Fenya o sırada Amirallik Sarayı'na girerek yüzünü onun bakışlarından kaçırmış oldu.
Sonra, alçak sesle "Huzur!" diye yanıtladı.
Evet, sert bir girişle başlamak istiyorum.
Salome hep aynı şekilde tanıtılıyor, bilmiyorum, fark ettiniz mi? Nietzsche’nin evlenme teklifi ettiği kadın... Yahu bu kadının bir tek meziyeti bu adamı kendine aşık etmesi midir? Salome’nin böyle bir adamı kendine aşık etmesi, ruhundaki derinliğin elbette bir tesiri olsa gerek. Fakat ben bu kadın için böyle tali bir tanımlama yapılmasının haksızlık olduğunu düşünüyorum. Ne duyar kasmışsın dediğinizi duyar gibiyim, o yüzden kasmaya devam ediyorum aynı hızla!
Geçmişten beri özgür kadınlara pek yer yok dünyamızda. “Hanım hanımcık, çıtıpıtı, narin...” Bunlar hep bir kadında aranan sıfatlar. Hayır, bir erkek ne kadar kibar olmak zorundaysa, bir kadın olarak biz de o kadar kibar olmak zorundayız. Bizim ekstra bir nezaket göstermek, girdiğimiz her ortamda bir leydi edasıyla süzülmek gibi vazifelerimiz yok. Ayakları yere sağlam basan bir kadın olmak, bir prenses olmaktan inanın daha güzel!
Dünyadaki pek çok kötülük, bastırılmış isteklerden kaynaklanıyor. Ne kadar yasak varsa o kadar kirleniyor insanın zihni. Ne yapmak ve ne yaşamak istediğinden utanç duymak korkunç bir şey. Bir kadın için bu yasaklar çok daha büyük takdir edersiniz ki. En kötüsü de bir kadının saklanmak zorunda kalması. Saklanmak, pek çok şeyden. Toplumdan, aileden, yaşamak istediklerimizden, kendimizden, duyduğumuz hazlardan... Kitabın özü bu saklanma ihtiyacı ve saklanmayı reddediş üzerine kurulu bana göre. Ben anlatmayacağım, Feniçka anlatsın sizlere.
Özgür ruhlu tüm kadınlar ve(varsa) feminist erkekler; buradan hepinize selam ve sevgiler!
FeniçkaLou Andreas-Salomé · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20167,7bin okunma
Kitap, bilinçaltının hayatımızı olumlu yönde nasıl etkileyebileceğini ele alıyor ve bana bir noktada iyi hissettirdi. Ancak bazı bölümlerde zihin manipülasyonuna ve aşırı iyimser düşüncelere odaklanıyor. Ayrıca bazı örnekler gerçeklikten uzak ve uydurma gözüküyor. 288 sayfa olmasına rağmen, anlatılanların ilk 70-80 sayfada özetlenebileceğini düşünüyorum.
İncecik bir oturuşta bitirilebilecek resimli bir kitap. Hayatınızda bir şeyleri sorguladığınız veya kendinizi bir tık kaybolmuş hissettiğiniz bir dönemdeyseniz, farklı bir bakış açısı sunan, keyifli bir kitap.
-Spoiler-
Kitabı okumaya başladığımda ilk 150 sayfa sakin ilerliyordu ve çok övülen bu kitabın abartılmış olabileceğini düşündüm. Ancak, sonrasında öyle bir hâl aldı ki, kendimi kitaptan alamadım. Karakterler derinlemesine işlenmiş ve beklenmedik bir dönüşle karşılaşmak beni şaşırttı. Millie'nin intikam alma süreci ve hikayenin ikinci kitapla devam edeceğini öğrenmek de büyük bir keyif verdi. Adaletin alternatif yollarla alınması belki de beni bu kadar tatmin eden şeydir kim bilir.