Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fatma

Fatma
@Youshellnotpass
Varlığımın bahçesinin çevresine, değme sur duvarlarından daha ürkütücüi neredeyse göğü tutan parmaklıklar diktim, bu sayede başkalarını rahatça hem görüp hem dışlayabiliyor, birer yabancı olarak kalmalarını sağlıyorum.
Sayfa 169
Reklam
Biz aslında insanları sevmeyiz. Sevdiğimiz bir insan hakkında oluşturduğumuz fikirdir. Kısacası kendi uydurduğumuz bir kavramı- ve sonuç olarak kendimizi sevmekteyizdir.
Sayfa 161
Günümüzde bir insan birini seviyorsa, ahlak anlayışında, entelektüel çapında da cücelik yada hödüklük yoksa, karşısındakini romantik bir aşkla seviyor demektir. Romantik aşk, Hıristiyanlığın insanlar üzerindeki etkisinin yüzyıllar sonra ortaya çıkan en son ürünü; ve cahil bir adama bu aşkın doğasını kavratmak gerekirse, gerek özü, gerekse geçtiği aşamalar bakımından bir elbiseye, bir kıyafete benzetebiliriz onu; ruhun ha da imgelemin diktiği, karşısına çıkan insanoğullarından yakışır diye düşündüklerine giydiriverdiği bir kıyafet.
Sayfa 160

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
En iyisi, en soylusu vazgeçmektir. En yüce imparatorluk, normal hayattan, başkalarıyla görüşmekten vazgeçen, üstünlük kaygısını sırtında bir mücevher sandığı gibi hissetmeyen, altında ezilmeyen bir imparatorun hükmünde olandır.
Sayfa 154
Çok düş kurdum ben. Bunca düş kurmuş olmaktan yorgunum, ama düş kurmanın kendisinden yorulmuş değilim kesinlikle. Kimse yorulmaz düşten, çünkü düş unutmaktır ve unutmak üstümüzde ağırlık yapmaz, uyanık uyuduğumuz, rüyasız bir uykudur unutmak. Düşlerimde herşeye sahip oldum. Uyandığım zamanlar da oldu, ama bunun ne önemi var?
Sayfa 152
Reklam
Bana ait olmayan izlenimlerle yaşıyorum, reddedişlerle tüketiyorum kendimi. Kendim olma tarzımla bile bir başkasıyım.
Sayfa 142
Öyle üşüyorum ki. Yalnızlıktan çok yoruldum, çok bitkinim. Ey rüzgâr, gidip Anne'mi bul. Gece vakti beni, bilmediğim o eve götür... Ey Sessizlik, sütannemi, beşiğimi, tatlı tatlı uyutan o ninniyi geri ver bana.
Sayfa 134
Ne zor iş, yaşamaya , az da olsa kıpırdanmaya mecbur olduğumu bilmek, hayatta benim dışımda, benim kadar gerçek başka insanların olduğu gerçeğinin üzerime gelmesine ses çıkarmamak. Mecburen oturmuş, ruhum muhtaç diye, bunca şeyi yazıyorum- ve usulca, büyülü bir ırmak gibi akardım, bilinçdışına, Tanrı dışında hiçbir anlamı olmayan uzaklara doğru.
Sayfa 141
Kendime yetmek istemem ne büyük bir tutarsızlık! Farazi duyuların yarattığı bilinç ne kadar da alaycı! Ruh duyularla, düşünceler havayla ve ırmakla ne biçim içiçe geçmiş! Koku alma duyumda ve bilincimde hayat canımı yakıyor, bütün bunları söylerken tek derdim bunu anlatmak- Eyüp'ün kitabındaki şu çok yalın, çok engin cümleye dilim dönmediğinden: "Ruhum hayatımdan yoruldu.!"
Sayfa 122
Hayatımı döktüğüm, hem de sırf onlar için var olan bir açık yüreklilikle bunu yaptığım bu sayfalar var ya, onları yeniden okudum ve şimdi kendimi sorguluyorum. Bütün bunlar nedir, neye yarar? Bir şeyler hissettiğim zaman kimim ben? Var iken, ölmekte olan hangi şeyim?
Sayfa 102
Reklam
Ben, genellikle kendi derinliklerimde bile henüz tasarlanmamış eylemlerin, dudaklarımı uzatırken aklıma bile getirmediğim sözcüklerin, tamamına erdirmeyi umursamadığım hayallerin kuyusuyum.
Sayfa 99
Ben böyleyim işte. Düşünmek istediğim zaman, görüyorum. Ruhumun derinliğine inmeye niyetlensem, kısa süre sonra, aklım başka yere kayarak, upuzun merdivenin ilk sarmalında duruyorum ve son katın penceresinden, karmakarışık çatı yığınını paslı tonlara ıslatarak veda eden güneşi seyrediyorum.
Sayfa 95
157 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.