Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yusrick

Yusrick
@Yusrick
50 okur puanı
Haziran 2019 tarihinde katıldı
" Çok hasetli insanın tatmin edilmesi imkansızdır; hiçbir zaman tatmin olamaz, çünkü haseti kendi içinden kaynaklanmakta ve böylece her zaman yönelecek bir nesne bulmaktadır."
Reklam
" Ama biz talihsiz insanlar geçmiş ve geleceğin o kadar etkisi altındayızdır ki, şu anda kısaca geziniriz. Çocukluğumuzun altın günlerini neden hep özlemle anarız, biliyor musunuz? Nietzche bunun nedenini, o günlerin kaygısız günler, en küçük bir kaygının olmadığı günler, ağır, acı veren anılarla, geçmişin çöpleriyle yere çökmeden önceki günler olmasına bağlar."
" Anne sevgisinden yoksun büyüyen çocuklar, kendilerini sevmek, diğerlerinin onları seveceğine inanmak veya başkalarını sevmek için gerekli olan temel güven duygusunu geliştiremezler. Yetişkin hayatlarında yabancılaşırlar, içlerine kapanırlar ve başkalarıyla genellikle düşmanca ilişkiler kurarlar."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
" Aslında insanlar kendileri için ne kadar sevgi hissederlerse, başkalarına da o kadar çok sevgi verebilir, o kadar az bencil olurlar. Bencil olmak, bir şeyin eksikliğinden ya da kıtlığından kaynaklanır. Çok az sevgiye sahip olanlar, onu kaybetmekten korktukları için veremezler. İçinizde sevgi hissetmezseniz onu başkalarına vermeniz de imkansızdır. Bütün sevgi, içinizde kendinizi severek başlar. Bu kendinize "takılıp kalmak" ya da ben-merkezci olmak anlamına gelmez; sadece kendi içinizde derin, sessiz ve kabullenici sevgiye sahip olmayı ifade eder."
" Birinin bizi sevdiğini kanıtlamasına o kadar odaklanırız ki, bütün o süre boyunca sevilebilir biri olduğumuzu kabul etmeyi beceremeyiz. Birçok insan sevgiyi hak etmediğini hissederek ilişki üzerine ilişki harcar ve onlara verilen sevgiyi kabul edemez. Yani, başarılı ilişkilere giden yol, kendimizi sevmekten geçer."
Reklam
" Sevgi bizim için çok zor görünür ama aslında çok basittir ve çocuklar bunu biz yetişkinlerden çok daha kolaylıkla gerçekleştirirler. Neden bu kadar basit ve temel bir duyguyu alıp onu acı ve korkuyla karmaşık bir hale getiririz?"
" Ne kadar çok odaklanırsak korkularımız o kadar gerçek olurlar."
" Bu kadar çok insanın duygularını ifade etmekte neden zorlandığını anlamak için çocukken yaşadığımız koşullanmalara dönmek gerekir. Çoğu zaman çocukların duygularını ifade etmesine izin vermez, duygularını uygun şekilde ifade etmeyi onlara öğretmeyiz. Bir de duyguların cinsiyete göre ifade edilmesine izin veririz. Kızların ağlamasına izin veririz, ama erkekler ağlayamaz. Erkeklere ağlayınca "bebek" olduklarını öğretiriz; bu da üzüntü, acı veya pişmanlık hissettiklerinde onların utanmasına yol açar. Onlara korkuyu bastırmayı öğretiriz. Kızlar üzgün olabilir ama kızamazlar. Çocuklarımıza neyi yapmamaları gerektiğini öğretiriz ama ne yapmaları gerektiğini öğretmeyiz. Duygularını nasıl bastıracaklarını öğretiriz ama nasıl ifade edeceklerini ögretmeyiz."
"Çünkü pek çok insan duygularının hayatlarını "ele geçirmesine" izin veriyor. Bir kısmıysa diğer insanlara veya eşyalara zarar vermek için duyguları kullanıyor. Bir başka kısmı ifade edemediği duyguları fiziksel hastalıklara dönüştürerek kendilerine zarar veriyor."
"İnsanların kocaman mıknatıslar gibi bilinçaltında neye ihtiyaç duyuyorlarsa hayatlarına onu çekmelerini fark etmek gerçekten inanılmaz bir sey."
Reklam
"Birçok insan, hayatlarında aksi halde sıkıcı görünebilecek boşlukları dram ve kaosla doldurmaya çalışır. Drama bağımlı olduklarından onu yakınlıkla karıştırırlar. Aslında, gerçek yakınlığı engelleyen de bu bitmeyen dramdır."
"Kendini sevmek bencil olmanın tam tersidir. Kendi içimizde iyi hissetmek sevgiyle dolu bir kuyumuzun olması gibidir: Başkalarına verecek bir sürü sevgimiz vardır. Boş bir kuyudan su çekemezsiniz; içimizde kendimize karşı nefret ve güvensizlik olduğunda, başkalarına sadece onları verebiliriz."
" Yani yalnızlık denen nane, öyle şarkılarda anlatıldığı gibi insanın üstüne gece vakti çökmüyor. Tam tersi gece vakti seyreliyor yalnızlık hazmı kolaylaşıyor. Zor olan, güneşin parladığı öğle vakitleri, öğleden sonraları, pazar sabahları, cıvıl cıvıl piknik yapılan ikindiler... Geceler güzel."
" Herkes o kadar birbirinin aynısı ki, gelenler gidenleri ya da gidenler gelenleri aratmıyor. Galiba bu yüzden, kalabalığın yalnızlıktan bir farkı yok."
" Dışarıdan sıra sıra tramvaylar geçiyordu, paltolar geçiyordu, insanlar geçiyordu, kuşlar geçiyordu, kediler geçiyordu, vapurlar geçiyordu, yıllar geçiyordu, hayatlar geciyordu. Hiçbiri geri gelmiyordu."
300 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.