Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yusrick

Yusrick
@Yusrick
50 okur puanı
Haziran 2019 tarihinde katıldı
" İnsanlar korkuları nedeniyle kendilerini baskı altında tuttuklarında, yaşamlarından mutlaka bir şeyler eksilir. İnsanlar katı ve savunucu olur, benliklerinin büyümesi durur."
Reklam
" Yüzyılın en büyük filozoflarından Bertrand Russell, kişisel mutluluğa nasıl ulaştığını şu sözlerle anlatır: "Kendime ve kusurlarıma kayıtsız olmayı yavaş yavaş öğrendim; dikkatimi dışarıdaki nesneler üzerinde odaklamaya başladım: Dünyanın durumu, bilginin çeşitli dalları, sevdiğim insanlar." İnsanın kendine nasıl öz amaçlı bir kişilik oluşturabileceği bundan daha iyi betimlenemezdi."
" Hepimiz, umutsuz durumları yalnızca kişiliklerinin gücüyle aşılacak engellere dönüştüren insanlar tanımışızdır. Bu engellere ve aksaklıklara karşın sebat etme yeteneği, insanların başkalarında en çok hayran oldukları özelliklerdendir ve böyle olması doğaldır, çünkü bu yetenek, yalnızca yaşamda başarılı olmak için değil, yaşamdan zevk almak için de büyük olasılıkla en önemli özelliktir."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
" Göz alıcı bir reklam, satılan ürün karşısında ağzımızı sulandırdığı ya da patronumuzun kaş çatması günümüzü mahvettiği sürece, yaşantının içeriğini belirleme özgürlüğümüz yoktur. Kendimiz söz konusu olduğumuz sürece, yaşantıladığımız şeyler bizim gerçekliğimiz olduğundan, gerçekliği ancak bilinçte olup bitenleri denetleyebildiğimiz, dolayısıyla da kendimizi dış dünyanın tehditlerinden ve kandırıcı sözlerinden kurtarabildiğimiz ölçüde değiştirebiliriz. Epictetus çok uzun bir süre önce, "İnsanlar nesnelerden değil, onları görme biçimlerinden korkarlar" demiş. Büyük imparator Marcus Aurelius ise şöyle yazmış: "Dışınızdaki şeyler size acı veriyorsa, sizi rahatsız eden o şeylerin kendileri değil, onlarla ilgili yargılarınızdır. O yargıyı silip atmak sizin elinizdedir."
" Büyürken bizi, yaşamlarımızda en önemli şeyin gelecekte olacaklar olduğuna inandırıyorlar. Anne babalar, çocuklarına şimdi iyi alışkanlıklar edinirlerse, gelecekte rahat edeceklerini öğretiyorlar. Öğretmenler, öğrencileri, o sıkıcı derslerin ileride, çocuklar iş ararken işlerine yarayacağına ikna ediyorlar. Şirketin müdür yardımcısı çalışanlara, sabırlı olup çok çalışmalarını, çünkü böyle yaparlarsa bir gün yöneticiliğe terfi edeceklerini söylüyor. İlerlemek için verdiğimiz uzun mücadelenin sonunda, bizi altın emeklilik yılları bekliyor. Ralph Waldo Emerson'un bir zamanlar dediği gibi, "Her zaman yaşamaya hazırlanıyor, ama hiç yaşamıyoruz." Ya da yoksul Frances'in çocuk masalından öğrendiği gibi, ekmek ve reçel hiçbir zaman bugün değil, hep yarındır."
Reklam
" Gerçekten mutlu insanların sayısı azdır ve çevremizde bu gibi insanları görmemiz zordur. Yaptıklarından zevk alan, sahip olduklarıyla akla yatkın bir ölçüde doyuma ulaşmış, geçmişinden pişmanlık duymayan ve geleceğe gerçekten güvenle bakan kaç kişi tanıyorsunuz? İki bin üç yüzyıl önce Diyojen, elinde feneri, dürüst bir insan bulmakta zorlanmıştı; düşünün ki, günümüzde mutlu bir adam arıyor olsaydı ne kadar zorlanacaktı."
" İnsanlar, başarmak istedikleri şeye fazlasıyla kendilerini kaptırdıkları ve bu yüzden de içinde yaşadıkları andan zevk almayı bıraktıkları zaman sorun ortaya çıkıyor. Böyle olduğunda insanlar, hoşnutluk şanslarından feragat etmiş oluyorlar."
" İnsanların şanssızlıklarını kendileri için yararlı hale mi getireceklerini, yoksa bunlar yüzünden mutsuz mu olacaklarını belirleyen, strese verdikleri tepkidir."
" Ne kadar iyi bir niyetle yola çıkılmış olsa da, kitaplar mutlu olma reçeteleri veremez. Üst düzey yaşantı bilinçte olanları an be an denetleme yeteneğine bağlı olduğundan, her bir insan bu tür yaşantıya bireysel çabaları ve yaratıcılığı temelinde ulaşabilir."
" İnsanlara gerçek anlamda doyum sağlayacak olan zayıf ya da zengin olmaları değil, yaşamlarıyla ilgili iyi şeyler hissetmeleridir."
Reklam
" Ancak, mutluluğa, onu bilinçli bir biçimde arayarak ulaşamayız. J.S. Mill, "Kendinize mutlu olup olmadığınızı sorun, mutluluğunuz sona erer" demişti. Mutluluğu doğrudan arayarak değil, yaşamlarımızın iyi ya da kötü her ayrıntısına kendimizi tamamen vererek bulabiliriz. Avusturyalı psikolog Viktor Frankl, Man's Search for Meaning adlı kitabının önsözünde bu düşünceyi çok güzel özetlemiştir: "Başarıyı hedeflemeyin - başarıyı hedeflediğiniz ve hedef seçtiğiniz ölçüde ıskalarsınız. Çünkü mutluluk gibi başarının da peşinden gidilmez, o başka şeylerin peşinden gelir, tıpkı, kişinin kendinden büyük bir amaca kendini adamasının hiç de akılda olmayan bir yan etkisi gibi."
" Aslında mutluluk, her bir kişinin özel olarak hazırlanması, geliştirmesi ve savunması gereken bir durumdur. İçsel yaşantıyı denetlemeyi öğrenen insanlar, yaşamlarının niteliğini belirleyebileceklerdir ve herhangi birimiz mutlu olmaya ancak bu kadar yaklaşabiliriz."
" Mutluluk şans eseri ya da rastlantı sonucu olan bir şey değildir. Paranın satın alabileceği ya da iktidarın hükmedebileceği bir şey değildir. Dış olaylara değil de, onları nasıl yorumladığımıza bağlıdır."
" Şüphesiz, hüsran ve mutsuz deneyimler, her bireyin yaşamında belli ölçülerde haset ve nefretin gelişmesine yol açar; ama bu duyguların şiddeti ve kişilerin bunlarla baş etme yolları çok farklı olacaktır."
" Hepimiz fark etmişizdir: Bazı şükran davranışları aslında sevgi yetisinin değil, suçluluk duygularının ürünüdür."
300 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.