“Hüsnün zekâtınun eger ey hace-i cemâl
Bir müstehakkın ister isen işte ben fakir”
Ey güzellik tüccarı! Güzelliğinin zekâtını vermeye bir yaraşan istersen, işte ben fakir diyor Baki. Güzel olanı böyle tasvir edebilmesi beni sık sık gafil avlıyor. Uzun zaman önce güzel olanı anlatmak zor olmamalı acıdan yana ne varsa insan ancak o zaman tutulur kalır zannederdim. Şimdi aksine yazmaya ve konuşmaya cesaret eden yola çıkan o ilk kelimeyi karalayan/ fısıldayan herkese gıbta ile bakıyorum. Okumanın neresi yazmanın neresi olduğunu bilmediğim iyiden iyiye karışmış dünyamda hayranlıkla izliyorum. Ne talihsizlik!