Konuşulmayan dili duy,Kazi. Nefesleri,duruşları,yumruk yapılan elleri,boş bakışları,seğirmeleri ve gözyaşlarını görmelisin. Çünkü herkes kelimeleri söyleyebilir ama çok az insan kelimelerin arkasında atan kalbi duyar.
Bir insanın sonsuza dek hayatımızdan çıkacağını hiç tahmin edemezdik. Ben bile tanrılarla bir gün, bir saat ya da yalnızca bir dakika için ne pazarlıklar yapmıştım. Çok şey mi istemiştim ? Boğazımda düğümlenen, söyleyemediğim sözleri söyleyebilmek için bir dakika daha istemiştim. Ya da gerçek bir veda etmek için bir dakika daha.
"Bu sefer ben sana bir bilmece soracağım,"
"Sen mi?"
"Hemen burun kıvırma. İsteyince çabuk öğrenirim. "
"Peki o halde ,Jase Ballenger. Sor bakalım."
"Güneş gibi parlak,
Öz suyu gibi tatlı,
Gece gökyüzü gibi ipeksi
Ve soğuk,büyük bir içki kadar karşı konulamaz
Olan şey nedir?"
"Hmm.Parlak,tatlı,ipeksi ve karşı konulamaz mı? Hiç bilmiyorum."
"Parmaklarımın arasındaki saçların. "
Okur Takip Önerileri
"Senden hoşlanıyorum Jase Ballanger,"dedim hafifçe. "Eğer bir hırsız olmasaydın, arkadaş olabilirdik."
"Eğer sen de bir hançer çıkarıp insanları güzel boyunlarını kesmekle tehdit etmeseydin, arkadaş olabilirdik."
Burnumu kırıştırdım. "Ah,güzel boynuna ne kadar da düşkünmüşsün."
"Düşkün olduğum kendi boynum değil, Aydınlıksisli Kazi,"diye fısıldadı.
Sayfa 132Kitabı okudu
Hırsızlar yıldızı gökyüzüne koymuş, sonra da hazinelerini nereye sakladıklarını unutmuşlardı.
Sayfa 126Kitabı okudu
"Sana ne yaptılar böyle, Kazi?"
"Neyi yaptılar?"
"Açık alanlardan korkmana kim neden oldu? Gökyüzünden? Venda yüzünden mi? Ailen yüzünden mi?"
"Kimse bir şey yapmadı,"
"O halde yaslan bana," " İzin ver de sana yıldızları göstereyim."
Sayfa 125Kitabı okudu