“Devrimci değildi, dünyayı düzeltme peşinde değildi; devrimin dünyayı düzeltebileceğine inanmıyordu. Bir keresinde, insanlar aynı kaldıkları sürece sistemleri değiştirmenin anlamı olmadığını söylemişti.”
“ Kedersiz bir sevincin yok mu ey Allahım”
“Güven öyle tuhaf bir şey ki o duyguya sahip olduğunda duyduğun rahatlık, güvenin kendisini bile küçümsemene neden oluyor.”
Okur Takip Önerileri
“ Biz manada kederden gayrisini bulamadık efendim. Kerem buyrun da bir neşeyi, velev ki manasız da olsa bu kulunuza çok görmeyin.”
“Savaşmak kolaydır lakin barışmak zordur. Her kanlı zalim bir savaş çıkartabilir, ama barış için gönlü yüce birileri lazım gelir.”
“Fosillerden, kurumuş dal parçalarından, kemik artıklarından elmas yapmak tabiat için neyse, saadet de beşer için odur, kıymetsiz şeylerden kıymetli bir şey yaratmak, ruhumuzdaki süprüntülerden paha biçilmez mücevherler yapmak. Zor ve meşakkatli bir iş, tabiatın her parçasında elmas bulamadığımız gibi her insanın ruhunda bir saadet bulamayabiliriz…
Ama az da olsa, elmaslar gibi saadetler de var.”
“Zannımca dostluk da aşk gibi, birini bazen iyi bir neden olmadan da sevebiliyorsun.”
“Hiçbir hissin yalnız başına var olmadığını, hep başka hislerle hatta bazen kendilerinin tamamen zıddı olan hislerle birlikte yaşadığını görmek beni her zaman şaşırtıp merakımı celp etmiştir.”
“İnançları duyuran sesi yok edersin, o sesin sahibi kendiliğinden yok olur, onlar, bizim dine sahip çıkan sesimizi öldürdüler. Bizim sesimizi öldürürken, kendilerine en çok düşman gözüken Derviş Vahdeti’nin sesini yaşattılar.”
“Hangi kadın, bir savaşın bir aşktan daha önemli olduğuna inanırdı ki, buna inanmak erkeklere mahsus bir budalalıktı.”
Böyle olamamak işte tüm mesele
“Kimseyi kendi ölçülerinle yargılama, herkesi kendi ölçüleriyle yargıla, ahlaksız benim ahlakıma uymayan değildir, ahlaksız kendi ahlakına uymayandır.”
“Şarabını yapamadığın memleketin ihtilalini de yapamıyorsun galiba.”
“Hakiki hürriyetin bizim geleneklerimizle çatıştığından da şüphe etmeye başladım. Ben bir çeşit Fransız İhtilali gibi bir Osmanlı İhtilali hayal etmiştim. Tarihi dikkatli okumamışım, burası ihtilallerin değil isyanların toprağı. Ne yaparsan yap, idarenin adını ne koyarsan koy, sonunda gene tepende bir padişah görüyorsun.”
“Öylesine mutlak bir sevgiyle bağlıydı ki Hikmet Bey’e, her düşüncesi, her duygusu, her güdüsü, erkeğe biraz daha yer açabilmek için asıl sahibine ait yüklerden boşaltılmış, kendisine, kendi ruhunda hiç yer kalmamıştı. İsteklerinden, zevklerinden kendi iradesiyle vazgeçmiş, mutluluğunu tümüyle Hikmet Bey’in mutluluğuna bağlamıştı; bir başkasına hüzünlü görünebilecek bu korkunç vazgeçiş, Hediye’yi mutlu edebilen tek varoluş tarzıydı, o hayata Hikmet Bey’in elleriyle tutunmuş ve yaşayabilmek için Hikmet Bey’e daha sıkı sarılmaktan başka hiçbir çare bırakmamıştı kendisine.”
“Hiçbir hakikat yeterince hakiki değildi.”