Varoluşun anafikri, deneyimlemektir, her şeyi bilmek değil. Bilgi ancak deneyimlediklerini analiz etme yetisi geliştirdiğinde ve diğer deneyimleyenleri yargılamayı kestiğinde işe yarar kıvama gelir.
Varoluş kendini farklı haller ve formlarda deneyimliyor. Ama varoluş deneyiminde her hücre kendi cevabını bulmakla görevlidir. Mutlak doğru ilkel toplumların sandığının aksine tek değildir, çünkü evren daima gorecelidir.
Eğri çizgiler dalgın
İki kaşım üzerinde
İki kaşım üzerinde bir ağrı
Gözlerim yanıyor günlerdir
Gözlerimde bir yangın.
Bir yanım gündelik şeyler
Evdir ekmektir
Yaşadığım kaskatı;
Bir yanım olmadık türküler söyler
Yoldur özlemdir
Benim en güzel düşlerim
İçimde kaldı.
Bir yerlerim eksiliyor günlerdir
Bir yerlerim eriyor
Günlerdir başımda bir esrik bulut
Ben süt mavilerde umarken günü
Aykırı sularda akşam oluyor.
Ben buradan gideceğim
Yüreğim kaldırmıyor artık bu yükü
Evler ağırlığımı taşımıyor
Yılların ağından toplayıp düşlerimi
Ömrümü bir su gibi yollara dökeceğim.
Kimseler anlamak istemeyecek biliyorum Bunalmış bulutların bu sırasız sağanağını
Bir kendini beğenmişlik içinde
İlgisiz kişiliksiz içtenliksiz...
Bir katkısı yoksa da mutluluğumuza
Biliyoruz ya artık
Hayata ilişkin pek çok şeyi
Bir anlam katmadan kendimizce
Bir çaba harcamadan
Kolayından, hazır, ezbere...
Toplumları doğuran kadınları kişi olarak göremeyen, karanlığa iten toplumlar, mazeretleri ne olursa olsun, yok olmaya, yağmalanmaya ve köle olmaya mahkúmdurlar, çünkü kölelik anneden geçer.