Vapurdaki bir karşılaşmanın ardından hayatları birbirine değen iki insan. Romanın ana karakterleri olan Ömer ve Macide birbirinden tamamen farklı karakterlere sahip iki gençtir. Yazarımız bu iki gencin birbiriyle ve çevresiyle yaşadığı inişli çıkışlı ilişkiyi dönemin şartlarıyla harmanlayıp bizlere sunuyor. Kitap, temelinde bizim nefis veya birtakım şeylerle, yazarın ise Ömer'in ağzından "İçimizdeki Şeytan" olarak adlandırdığı gayriihtiyari kötü şeyler yapma dürtüsü olarak tanımlayabileceğimiz gizli bir gücü (!) ele alıyor. Romanı okurken içimizdeki bu şeytanın (!) Ömer ve Macide'nin hayatını günden güne çekilmez bir hale getirdiğine canlı kanlı tanıklık ediyoruz. Romanlarında birçok duyguyu birbiri ardına yaşatan yazar bu kitabında olayları işleyişi bakımından beni öyle bir tesir altına aldı ki birkaç gün boyunca tek sayfa kitap dahi okuyabileceğimi düşünmüyorum. Duygu yükü hayli fazla bir kitaptı. Duygusal beyefendilere ve hanımefendilere özellikle tavsiye edilir. Hayat sizi yeteri kadar yorduysa bir de bu kitabın yükünü taşıyın derim. (Yazdığım ilk incelemeydi kusurlarım affola. Herkese saygı ve sevilerle )