Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hamza Duran

Hamza Duran
@_Hayrat
İçimdeki küçük ben ölmek üzere.
Makine Mühendisi
Lisans
İstanbul
14 Haziran 2001
7 okur puanı
Mayıs 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Eğer eski bilgileri bilmezsek nasıl onlara karşı çıkabiliriz. Bilgi yeniliğin en iyi başlangıç noktasıdır.
Nobel Yaşam
Reklam
Seyis Sanço'dan inciler
Efendim Don Kişot der ki: "Kralın, keçi çobanından daha çok verecek hesabı vardır. Çünkü birinin güttüğü hayvan diğerininki insandır."
"Başkalarının mutluluğu kendi başına mutlu olamayanların tesellisidir."
Sayfa 264Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Her şey aynıydı fakat hayat veren ruh güçten düşmüştü, ateşi sönmüştü. Birbirlerini asla göremeyecek olan aşıkların ne hissettiğini o zaman anladım. Ölümün sessizliğini duymak! Eskiden her şeyin olduğu yerde hiçbir şeyin olmaması."
Sayfa 211 - Maviçatı YayınlarıKitabı okudu
"Bencillikle lekelenen sevgi samimiyet getirmez; kalp her türlü kazanç ve kurnazlıktan nefret eder. "
Sayfa 157 - Maviçatı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
...mecburiyetler bazen çaresizliğe kapı açar, insanı çaresiz önlemler almaya sürükleyen mahvoluşun çaresizliği gibi.
Davranışlarda bayağılık, fenalıkla bitiyor.
"Eğer başkalarından çok belirli kişilerle yakınlaşırsan kendini koru. Bir gün senin düşmanın ya da rakiplerin olabilirler, hayatın değişimi bunu gerektirir. Ne samimi ne de fazla soğuk davran. Kendini ele vermeden ilişki kurabileceğin orta noktayı bul. Evet, inan bana, dürüst insan Philinte'nin korkaklığına yakın olduğu kadar Alceste'nin haşinliğine de yakındır. Şairin dehası bu gerçek ortanın içindedir; herkes bencilliğin hükmünden çok erdemlerin alaya alınmasından hoşlanır; fakat ne olursa olsun herkes iki tarafın aşırılığından da uzak durur."
Sayfa 136 - Maviçatı YayınlarıKitabı okudu
O zaman, hayatın devam etmesini sağlayan ve dolayısıyla da tutkuyu hararetlendiren çalışmaların verdiği hazzı keşfettim fakat bu mekanik devinim, ateşin yanmasını sağlayan kıvılcımdı. Çalışmak bilgelik getiriyordu.
Sayfa 107 - Maviçatı YayınlarıKitabı okudu
"Gün geçtikçe beni zorba yönetiminin esiri yapmaya çabalıyor, şeytani ruh hali için taze av bulmaya çalışıyordu çünkü ahlaki hastalıklar, iştahları ve içgüdüleri olan yaratıklar içindir. Arazisini genişletmeye çalışan ağalar gibi imparatorluklarının sınırlarını büyütmeyi hedeflerler. "
Sayfa 67 - Maviçatı YayınlarıKitabı okudu
...zalim sınırlar, yetişkinlerden çok çocukların kalbindeki tutkuları yoğunlaştırır; çocuklar yasaklanan şey dışında hiçbir şey düşünemez, sonra da yasak karşı, konulamaz derecede çekici hale gelir.
Sayfa 8 - Maviçatı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
En korkunç yalan da budur: kendimize karşı bile kullanacak kadar pençesine düştüğümüz bu derin ve kirli yalan..
Sayfa 226 - Can YayınlarıKitabı okudu
"İlkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya üzerinde yaşamaya değer.. Ne olursa olsun.. " s. 65 "Hayat sahiden yaşanmaya değmeyecek kadar küçüklükler ve bayağılıklarla dolu!.. " s. 67
Can YayınlarıKitabı okudu
"Küçük bir yaprağın arkasında bir dünya gördüğünü zanneder de koca dünyayı görmeden yaşar. "
Sayfa 54 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Mesela herhangi bir gün müthiş bir iç sıkıntısı seni boğar. Hayat sana karanlık, manasız gelir. İnsan, biraz evvel senin zırvaladığın gibi felsefeler yapmaya başlar. Hatta yavaş yavaş onu da yapamaz ve canı ağzını açmayı bile istemez. Hiçbir insanın, hiçbir eğlencenin seni canlandıramayacağını sanırsın. Hava sıkıcı ve manasızdır. Ya fazla sıcak, ya fazla soğuk, ya fazla yağmurludur. Gelip geçenler suratına salak salak bakarlar ve on para etmez işlerin peşinde, bir tutam otun arkasından koşan keçiler gibi dilleri bir karış dışarıya fırlayarak dolaşırlar. Aklını başına derleyip bu pis ruh haletini tahlil etmek istersin. İnsan ruhunun çözülmez düğümleri bir muamma gibi önüne serilir. Kitaplarda okuduğun depresyon kelimesine bir cankurtaran simidi gibi sarılırsın. Çünkü nedense hepimizde, maddi olsun, manevi olsun, bütün dertlerimize bir isim takmak merakı vardır, bunu yapamazsak büsbütün çılgına döneriz."
Can YayınlarıKitabı okudu
Cem Mumcu'dan kitaba ithafen;
Birine öfkelenme özgürlüğümüz yoksa onu sevmeyi seçemeyiz. Sevmeme özgürlüğümüz olmayan birini gerçekten sevemeyiz. Birine karşı hissettiğimiz duygu "ona karşı hissetmemiz gerekenler" diye önceden tarif edilmişse, onunla meselemiz bitmeyecek, hatta başlayamayacaktır bile. Gerçek hayatta "Böyle hissetmem lazım! ",   "Şöyle hissetmem lazım! " diye bir şey yoktur çünkü. Hisler ne yöne gideceklerini gerekliliklere sormazlar. Hiçbir 'gerçek' ve olgun ilişki özünde nesnel değildir. Özneler 'gerçek' paylaşımlarını nesnellik üzerinden kurmazlar. Kabullenme özgürlüğümüz olmayan her duygu dışarıya akamayan bir irin gibi bedenimizi ve ruhumuzu ele geçirir. İçimize hapsettiğimiz her duygu aynı zamanda içimizi hapseder. Üzerini örttüğümüz her şeyin altında kalırız çünkü. Eksik olduğumuzu ararız, hem de eksik bırakandan ya da ona benzeyenden.
"Annemle ve babamla özgürce iletişim kurmanın ne kadar imkansız olduğunu ve bir çocuk olarak bunun bana ne büyük bir acı verdiğini anladım."
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
“Bir emre itaat, asla bir sevgi doğuramaz.”
Sayfa 61 - Okuyan Us YayınlarıKitabı okudu