Timur Han'ın torunu Uluğ Bey Semerkant kentinde büyük ve o dönemin en gelişmiş gözlemevini yaptırmıştı. Döneminin en büyük gök bilimcilerinden olan Uluğ Bey, bu gözlemevinde birçok başka gök bilimcilerle birlikte gözlem ve araştırmalar yapmıştır. Gezegenlerin ve yıldızların yıllık devinimleri çizelgesini de içeren çalışmalarını Uluğ Bey Zayçesi adıyla bilinen yapıtında toplamıştır. Bu yapıtı uzun süre Avrupalı bilimciler bile güvenilir bir kaynak olarak kullanmışlardır.
Orhun yazıtlarından ve olayların oluş sırasına göre yazılmış tarihi Çin belgelerinden, bu dönemde Türklerin yüksek bir uygarlık seviyesine ulaştıkları anlaşılmaktadır.
Türk Hakanı İstemi Han, döneminin bütün büyük hükümdarlarıyla dış işleri yönetimiyle ilgili ilişkiler kurmuştu. Bizans ve İran hükümdarlarına elçiler gönderir, onların elçileriyle görüşüdü.
Göçü başarabilmiş için örgütlenmenin gerekli olduğu anlaşıldı. Böylece Türklerde savaşçılık ve sıkı düzen duygusu doğdu. Sıkı düzen alışkanlığı Türkleri yönetim kurabilen, yönetici bir ulus yaptı.
Ancak 19. Yüzyıldan beri Orta Asya'da yapılan kazılardan sonra Türklerin eski uygarlıkları ve bu uygarlıkların gelişmişliğiyle ilgili bir düşünce oluşturulabildi.
Günümüzde uygarlıktan yoksun olan Kırgızların ve Kazakların yaşadıkları bölgenin birçok yeri,eski Türk uygarlıklarının kurduğu kentlerin kalıntılarıyla doludur.
Eski Türkler yalnızca madenleri yerden çıkarmakla ve işlemekle kalmıyor, madenlerden araç gereç yapmasını ve yapılarda kullanılabilecek duruma getirmesini de biliyorlardı
Ulu Tanrım; sana yalnız bir şeye ihtiyacım olduğu zaman, kendim ya da başkaları için bir şey isteyeceğim zaman yalvardığım için utanıyorum, ne olur iyi bir hikaye olsun bizimkisi!