Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ceylan Tan

Ceylan Tan
@_____a
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
Tuzla İstanbul
25 okur puanı
Mart 2021 tarihinde katıldı
İslâm'ı kabul edenler gerçek erkek ve kız kardeşler, yerleşik düzenin tüm sınırlarını kaldırarak gerçek ataların kimliğini bulmak üzere eskisinin yerine geçen yeni bir aileydi; kabile ailesi değil, ilk tek Tanrı fikrinin kurucuları Hz. İbrahim ile Hz. Musa'nın ailesiydi.
Reklam
Hz.Ebubekir imanı...
Hz. Ebubekir İslamı kabul ettiğinde Hz. Muhammed'in babalar ile ataların şerefiyle oynadığı tartışmasını herkesin önünde yalanlamış oldu. "Bunun ardından İslâm Mekkede herkesin bir numaralı konuşma konusu haline geldi ve herkes bunu tartıştı." diyor. İbni İshak
Ebubekir, çok sevilen, başarılı ve oldukça saygı gören bir şecere uzmanıydı, yaptığı iş soy sopa çok ehemmiyet veren bir kültürde önemli bir uzmanlık alanıydı. Bu da kendisini çok önem atfedilen soy ve akrabalık bağlarını belirleyen kişi olarak Mekke'nin en önde gelen tarihçisi yapmıştı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ne var ki, kendi aralarından bazıları da bu yeni çağrıyla iknâ olmuştu, bunların arasındaki en önemli kişi de ileride Hz. Muhammed'in halefi ve ilk İslâm Halifesi olarak ün yapacak olan Attik ibn Usman veya daha iyi bilinen adıyla Ebubekir idi.
Şimdi Hz. Muhammed de özde aynısını söylüyordu. Mekkeliler her şeylerini kaybetmekle karşı karşıyaydılar, "Eğer babala- rınız, oğullarınız, kardeşleriniz, hanımlarınız, kabileniz, kazandığınız mallar, kaybetmeye korktuğunuz ticaret, sevdiğiniz mülkleriniz [...] eğer tüm bunlar Tanrı yolunda mücadele etmekten daha değerliyse."
Reklam
Hz. İsa, "Çünkü ben babayla oğulun arasına ayrılık koymaya geldim. Eğer bir kimse bana gelir ve kendi babasına, anasına, hanımına, çocuklarına, kardeşlerine, kız kardeşlerine, evet hattâ kendi canına buğzetmezse, benim şakirdim olamaz." demişti.
İslam öncesi Arap geleneği...
İnsanlar Tanrı üzerine yemin ettikleri gibi daha düşük seviyedeki ilahların adına ve babaları ile atalarının adına da yemin ediyorlardı. Bu günümüz insanının kulağına biraz garip gelebilir ancak en azından filmlerde duyduğunuz "Annemin mezarı üzerine yemin ederim." türünden yemin eden insanları hatırlayın.
Hz. Muhammed önceden kendi içindeki şüphelerle boğuşuyorken şimdi kuşkulananlar başkalarıydı.
Kuranın âyetlerinin şimdi Mekkelileri uyardığı gibi onlar da gururlarında kendi yıkımlarının tohumlarının saklı olduğu konusunda uyarılmışlardı; bu uyarıyı reddettiklerinin delilleri de günümüzde güney Ürdün'de bulunan Nebāti kalıntılarındaki Petra nekropolisinde ve Sana yakınlarındaki büyük Marib barajının kalıntılarında herkesçe görülsün diye orada duruyordu.
Bir âyette, "Halbuki ondan önce, bir önder ve bir rahmet olarak Mûsa'nın kitabı var! Bu Kur'an da öncekileri tasdikleyen bir kitaptır. Zulmedenleri uyarsın, güzel davrananlara müjde olsun diye Arap dilindedir." deniliyordu.
Reklam
Matta İncilinde "Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Onlar yeryüzünü miras alacaklar." denilenin bariz bir yankılanması olabilecek bir başka âyette de, "Ve biz istiyoruz ki, yeryüzünde ezilip horlananlara bağışta bulunalım, onları önderler yapalım, onları mirasçılar haline getirelim." deniyordu.
Namaz teslimiyettir...
Ama dua sırasındaki bedenî duruş (alın yerde, kollar açılmış, kalça havada) tam bir esirin fetheden karşısındaki hâli gibiydi; mahkûmların muzaffer kralın ayaklarına kapanmış halde tam da aynı duruşu yaptıkları eski Asur zafer kabartmalarında bugün bile hâlâ görülebilir.
Olay Ali'nin ağzından devam ediyor: "Herkes geri durdu ve ben en gençleri, üstüne üstlük gözü bozuk, cılız bacaklı, çıkıntı göbekli olmama rağmen 'Ey Tanrı'nın elçisi ben senin yardımcın olurum." dedim. Buna karşılık olarak Hz. Muhammed elini ensemin arkasına koydu ve 'Bu benim kardeşim, temsilcim ve benim aranızdaki halefimdir, o yüzden onu dinleyin ve ona itaât edin' dedi."
İlk davet
Ardından da "Araplar içerisinde halkına bugün size getirmiş olduğumdan daha iyi bir şey getirmiş hiç kimse tanımıyorum. Ben size hem bu dünyanın hem de ötekinin en iyisini getiriyorum. Tanrı bana sizi ona çağırmamı emretti. İçinizden kimler bana bunun için yardım edecek?" dedi.
Aralarında Ebu Talip ve adı "ateşin babası" manâsına gelen onun üvey erkek kardeşi Ebu Leheb de dâhil olmak üzere Abdülmütallib'in hayatta kalan tüm oğullarının aralarında olduğu yaklaşık kırk kişi geldi. Kimileri onun bu ismi çabucak sinirlenen asabi mizacından ötürü kazandığını söylerler; başkalarıysa isminin onun nihayetinde gittiği cehennem ateşlerini simgelediğini belirtir. Hangisi olursa olsun, Ebu Leheb bu yemekte isminin hakkını verecekti.
175 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.