Anne karnındaki bebeğin aklı başında olsaydı ve biri ona "Yeryüzü harika bir yer, içerisinde ne manzaralar, ne mutluluklar, ne lezzetler var; sen bu daracık yerde bütün o lezzetlerden mahrumsun" deseydi, o buna inanmayacak, bahsedilen hayatın varlığına dair bir tecrübesi olmadığı için en güzel, en geniş, en lezzetli ve tek gerçek hayatın anne karnındaki yaşamdan ibaret olduğunu öne sürecekti. Ancak doğduktan sonra görebilecekti, anne karnındaki hayata kıyasla dışarıdaki hayatın çok daha nitelikli olduğunu.
İşte kalp ve ruh hayatına erenler diyor ki, "Bırak o sıkıcı nefsani hayatı! Sürûrlu, geniş ve ferah hayat tabakalarına gel. Buraya gelince, şimdi en nitelikli lezzetler içerisinde yaşadığını zannettiğin hayatın anne karnı gibi dar ve karanlık olduğunu göreceksin."
Denemeye değmez mi? Yeniden doğmaya değmez mi?