Gökhan Faruk

Kitap çok önemli bir olayın tam ortasında bitiyo ya işte buna tav oluyom.
"Düşünsene Chani. O Prenses, Paul'ün soyadını taşısa da, bir odalık gibi bile yaşayamayacak... evli olduğu adamdan asla sevgi göremeyecek. Oysa biz Chani, biz odalık unvanını taşısak da... tarihe eşler olacak geçeceğiz."
Reklam
kitap'daki bunun gibi birçok alıntıyı hep Satranç'la bağdaştırıyorum.
Geleceği görme yetileri sınırlı olan Lonca seyrüsefercileri ölümcül bir hata yapmışlardı: Hep açık ve güvenli yolları seçmişlerdi; oysa bunlar kişiyi daima aşağıya, atalete götüren yollardı.
bilginin, iyiliğe ve kötülüğe bakış açısı.
Paul "Milyarlarca, trilyonlarca hayat yaşamak ister miy din?" diye sordu. "İşte sana bir efsane! Onca deneyimi, getirecekleri bilgeliği düşün. Ama bilgelik sevgiyi azaltır, değil mi? Nefrete de yeni bir biçim verir. Hem zalimliğin hem de iyiliğin derinliklerine inmeden acımasızlığı nasıl bilebilirsin ki? Benden korkmalısın anne. Ben Kuisatz Haderah'ım."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Alia nerede?" diye sordu. "Dışarıda; böyle bir zamanda her Fremen çocuğunun yapması gerekeni yapıyor," dedi Paul. "Yaralı düşmanları öldürüyor ve su toplama ekipleri için cesetleri işaretliyor." "Paul!" "Bunu yaralılara acıdığından yaptığını anlamalısın,” dedi Paul. "İyilik ile zalimlik arasında gizli bir bağ olduğunu görmememiz ne tuhaf, değil mi?"
bu türklere özgü bişey degilmiydi ya
Birden kucaklaştılar ve birbirlerinin sırtına pat pat vurmaya başladılar.
Reklam
"Din ile siyaset aynı arabada gittiğinde, sürücüler karşılarında hiçbir şeyin duramayacağını sanır. Dümdüz gider, hızlandıkça hızlanırlar. Engelleri tamamen göz ardı eder, körlemesine gidenlerin uçurumu çok geç fark edeceğini unuturlar."
Ortodoks bir dine siyasetin karışması kaçınılmazdır. Bu iktidar mücadelesi ortodoks cemaatinin eğitimini ve disiplinini etkiler. Bu baskı yüzünden, böyle bir cemaatin liderleri kaçınılmaz bir soruyla yüzleşmek zorunda kalır: Liderliklerini korumak için tamamen oportünist mi olmalı, yoksa ortodoks etiği adına kendilerini feda mı etmelidirler? -PRENSES IRULAN, "Muad'Dib: Dinsel Sorunlar"
Ama zulmün dinlerin serpilmesini kolaylaştırdığı bilinen bir gerçektir.
Birden şunu kavradı: Geçmişi şimdide görmek önemli olsa da, geleceği görebilme yetisinin en büyük göstergesi gelecekte geçmişi görebilmekti.
"Takdir ettiğin bir düşmandan korkman daha kolaydır."
Reklam
Geleceği değiştirmek istiyorlar, diye düşündü. Tırmanılacak bir dağları var. Bu basit insanlar, bu köylüler... bilim insanları gibi hayal kuruyor.
Biri, "Ağlıyor!" diye fısıldadı. Çemberdekiler fısıldaşmaya başladı: "Usûl ölüye su veri yor!"
Cehalet ile bilginin, vahşilik ile kültürün kesişmesi... ölülerimize gösterdiğimiz saygıyla başlar, diye düşündü.
HEİSENBERG BERİLSİZLİĞİ
Geleceği görme yetisinin, sergilediği şeylerin sınırlarıyla kısıtlanan bir aydınlanma olduğunu fark etti... bu aydınlanma hem gerçeğin hem de anlamlı hataların kaynağıydı. Bir tür Heisenberg belirsizliğinin müdahalesi vardı; gördüklerini görmek için sarf ettiği enerji, gördüklerini değiştiriyordu.
gülmeyi bırakırsam okumaya devam edicem
"Kadının dediğini yap dedim... solucan suratlı, kum be yinli kertenkele boku seni! Dediğini yap, yoksa seni parça lamasına bizzat yardım ederim!
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.