Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
“O bir adım atsa ben koşarım” diyor ya insanlar; garipseyerek bakıyorum. Ya o da aynı şeyi düşünüyorsa, nasıl buluşacaksınız? Sen bir adım at, o koşsun, olmaz mı?
Birine aldığın hediyeyi paketlerken duyduğun mutluluk, onun paketi açarken duyduğu mutluluktan daha fazla aslında, istiyoruz ki biz hep paketi açan olalım...
Reklam
Bir kötümserle aynı pencereden, yağan kara bakıp, o “lanet olsun, kar bastırdı, yollar kapanacak” dediğinde, biz “biraz daha yağarsa kardan adam yapabiliriz” diyeceğiz.
Birine yardım ettiğimizde, alenen anlatıyor, anlatıyor, gururla bahsediyoruz. Ama birinden yardım gördüğümüzde bunu bir zayıflık, eksiklik, beceriksizlik olarak görüp saklıyoruz. Birinin bize yardım ettiğini söylemek ağır geliyor nedense. İlişkilerimizde hesap tutmayı öğrendik çünkü. Borçlu çıkmak istemiyoruz. İyiliğin hesabı tutulmaz oysa...
Sevginin dıştan içe gelen bir şey olduğunu düşünüyor, hep birilerinin bizi sevmesini bekliyoruz. Oysa sevgi, önce içten içe olacak. Kalbinde kendine de geniş bir yer ayıracaksın. Sonra içten dışa yayılacak. Biz bunu fark edip yerine başkalarının bizim için bir şeyler yapmasını bekliyoruz. Başkaları sevsin bizi. Başkaları bizi düşünsün, başkaları hatırlasın hep, başkaları desteklesin, kutlasın, önemsesin. Bekliyoruz... Gelsinler ve beklentilerimizi yerine getirsinler diye, hayat boyu bekliyoruz.
Düşünsel açıdan Stoacıların karşı kutbunda yer alan Epikürcüler, insanların arkadaş edinmesinin tama­men fayda sağlama amacı taşıdığını düşünüyorlardı: “Has­talandığında yanı başında oturacak ya da başın sıkıştığında veya zincire vurulduğunda yardımına koşacak biri.” Fakat Senecaya göre işin aslı bambaşkaydı. Bilge bir insan için arkadaş edinme sebebi, “hastalanırsa yanı başında oturabi­leceğin ya da düşmanların eline düşerse yardımına koşabi­leceğin biri” bulunmasıydı. İyilik insanın görevi olmanın ötesinde, bir mutluluk kaynağıydı: “Hiç kimse her şeyi ken­di amaçlarına devşirerek mutlu mesut yaşayamaz. Kendiniz için yaşamak istiyorsanız başkaları için yaşayın.”
Reklam
İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.
Sayfa 249 - Ömer, Yapı Kredi YayıncılıkKitabı okudu
İyi niyet doğrultusunda yaşamanın bizi zayıf düşüreceğini veya zor durumda bırakacağını, iyiliğin bu hayatta başarıya ulaşmamıza taş koyacağını tahayyül ediyo­ruz. Mümkün mertebe iyi bir hayat yaşayabilmek için sahip olduğumuz en âlâ nitelikleri gözden çıkarmamızın icap et­tiği ve iyilikten daha muazzam hazlar bulunduğu fikrine nereden kapıldığımızı anlamamız gerek. Bu kitapta insanla­rın yasak hazzının cinsellik, şiddet ya da para değil de iyilik haline geldiğini ileri sürüyoruz. Çağımızda iyiliğin bu den­li tehlikeli görülmesine yol açan ne?
Tabiatında yüce gönüllülükten eser bu­lunmayan bir benlik imgesi yaratıldı. Öyle görünüyor ki çoğu insan hem kendilerinin hem de diğer insanların akli ve ah­laki melekelerden özünde yoksun olduğuna ve insanlarla yakınlık kurmaktan sakınılması gerektiğine inanıyor. Bu düşünce yapısına göre insanlık, diğer hayvan türlerinin ak­sine, birbirine karşı içten içe kökten bir düşmanlık besliyor, tamamen kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ediyor ve insanların sergilediği tüm iyi niyetli davranışlar bir tür kendini koruma amacı taşıyor.
Kendimiz iyi olamıyoruz ve başkalarının iyiliğini küçük görmek için onlara reklamcı, hayır dua avcısı, hatta riyakâr diyoruz.
Sayfa 129 - Ömer, Yapı Kredi YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
"İyilik bazen kötülük gibi gözükür"
Süheyil Aydın
Süheyil Aydın
İnsanoğlu zanneder ki iyi bir insan olmak, kötülüklerden kendini uzak tutan bir şeydir.İnsanda iyilik, kötülüğe davetiye gibidir. O nedenle iyilik, kötülüğün varlık sebebidir.
"İyi iş, güzel amel yapanlara daha güzeli ve daha fazlasıyla karşılık vardır..."
Sayfa 213 - Kur'an Dünyası Yayınları - Yûnus Suresi - 26. AyetKitabı okuyor
652 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.